11 Ekim 2009 Pazar

paralel

'öykü yılları'mdan kalma bir şark anlatısı 'sonsuzluk yatık bir sekizle gösterilir' diyordu. 'yatık ve yorgun bir sekiz'le.

euclide bu dünyayı açıklamakta yol arkadaşı seçtiğimiz geometrisinde 'paralel doğrular kesişmez' dedikten sonra, gülümseyerek 'sonsuzda kesişirler' der.

matematik önüne bakmaktan vazgeçip başını kaldırır ve zalimce gözlerimizin içine bakar; 'sonsuzun bir fazlası yine sonsuzdur, onun bir fazlası da...' deyiverir ve ardından bakışlarını tekrar yere indirir.

demek ki sonsuzluk ötelenir durur, demek ki sonsuzluk yoktur.

sonuç: 'paralel doğrular' asla kesişmez.

o halde bir nehrin iki yakasında yürüyormuşcasına yaşadığımız hayatlarımızın bir gün kesişeceğini ummak büyük bir yanılgı. belki de 'çakışık doğrular' olabilmenin mümkünsüzlüğünde tek bir noktada kesişmeye razı olmalıyız. ki euclid geometrisine uygun bu dünya 'aykırı doğrular'ı da mümkün kılıyor.

belki de bu dünyanın kurallarıyla çözemediğimiz bu bahsi bambaşka bir dünyaya, sonsuzun var olduğu dünyaya bırakmalıyız.

kim bilir?

Hiç yorum yok: