19 Ekim 2009 Pazartesi

bir masada iki kişi: uyanış

çayından son bir yudum aldı, masaya bıraktığı fincanı parmak uçlarıyla ortaya doğru itti. bir süre camdan dışarı, belki de apansız bastıran yağmurda ıslanmamak için koşuşan insanlara baktı. bakışlarını oradan alıp az önce masanın ortasına doğru ittiği fincana verirken konuşmaya başladı:

- sen benim uyanışımdın. şimdi ise uyanışımı devam ettirmek istiyorum. diğer yana dönüp uykuma kaldığım yerden devam etmek ise en son istediğim şey.

- endişelenme lütfen. bilemezsin benim ne öykülerim var, bin bir geceden daha uzun sürüp şehrazat denilen hatunu hasetinden çatlatacak.

- ya sonra?

- biliyorsun, bin bir gece çok uzun bir süre...

(biraz sessiz kaldı... derin bir nefes aldı.)

- galiba gitmeli. kim bilir hangi kayalığa çarpıp batacağım?
*

dedi ve gitti.

1 yorum:

Hegesias dedi ki...

Vaatlerini tutmayan sahtekarların dürüstlüğünden şüphe etmemeli.