23 Temmuz 2023 Pazar

şans

bu yazı da başladığı yerden uzakta bitecek. hissediyorum...

*

kitap okumanın dünyanın en iyi, en anlamlı, en gerekli, en güzel işi olduğuna inanmıyorum. kitap okuyanları yüce, oku(ya)mayanları da aşağı görmeyişim tam da bu yüzden.

ama kitap okumayı, kitaplarla hemhâl olmayı, iki lafın belini kırarken kitaplardan bahis açmayı seviyorum.

ve biliyorum; bu durum ne beni ne de benim gibileri makbul kılıyor.

yine de, okumaya anlam yükleyenlerden olduğumu, okunanlardan işaret devşirdiğimi saklayamam.

/"bu ne yaman çelişki" diyeceklere, yemekle ekmek yemediğimi ama ekmek arası bir şeyler yerken "içini alayım mı?" diye soran satıcılardan bir kaçını dayanamayıp bıçakladığımı söyleyeyim. ekmek de makbul değil ama seviyorum, yani./

*

misafir olduğum bir hanenin kitaplığını bazan göz ucuyla, bazan aşikârane, tıpkı yeni evli oğluna akşam yemeğine gelmiş anne edasıyla incelemem belki de bu yüzden. ya da kitap okuyan birini gördüğümde "ne okuyor?" diye meraklanmam, bir filmdeki ya da dizideki karakterin okuduğu kitabı görmeye çalışmam...

aynı anda aynı kitabı okumak aşk işareti sayılabilir pekala. ya da aynı kitaptan aynı şekilde etkilenmiş olmak. kitaplıklarımızdaki ortak kitapların çokluğu da fena bir bahane değil.

/konumuz bu değil ama, her genelleme gibi bu da yanılgı ihtiva eder, demek gerekir. ki, "bir yusuf masalı'nı benden iyi anlıyor" dedikleriniz çok geçmeden hain, "dostoyevski okurken heyecanlanan küçük kızlar" büyüyünce bambaşka biri olabiliyor./

*

neyse ki, anlatmak istediğim yere geldim.

biliyorum, bu şekilde düşünen tek kişi ben değilim. benzer biçimde 'kitap'a anlam yükleyenler az değil.

ama benim kitap okuyarak ya da kitap okurken birilerinin dikkatini çekme şansım artık yok diye düşünüyorum.

çünkü, kalbur üstü kitapları ya okudum ya da okumayı reddettim. yeniden okuduklarım ise sene de bir veya iki. popüler olanla bağlarım da kuvvetli sayılmaz.

yani kıyıda köşede kalmış, şahit olanın bilmediği, bilmediği için de yok saydığı kitaplar oluyor elimde. tanımadıkları, başka bir deyişle anlam yükleyemedikleri için de burun kıvırmakla iktifa edip, geçip gidiyorlar.

/haksız da sayılmazlar hani. kairos adlı bir kitabı ve onu okuyanı kim ne yapsın?/

Hiç yorum yok: