seri, güzergâhı ve hedefi bilen adımlarla yürüyordu adam. bir filmden çıkmış gibiydi bu görüntü. ya da bir filmin bir sahnesine dönüşmüştü.
vardığında ise yüzünü aşağıda bir nehir gibi çağlayan vasıtalara, sırtını dünyaya döndü. "şehrin kaleleri," diyecekti ama sustu. söylediği zavallıca gelmişti.
cebinden çıkardığı kağıda baktı. "dünyanın bütün yetimleri birleşin," yazıyordu. ama boş, bomboştu her şey. kağıdı aşağıya bıraktı. belki de rüzgâr elinden aldı. çünkü kağıdın yazgısını değiştirmek için hiçbir şey yapmadı.
adam kalabalığa karışırken gücünü büyülü gerçeklikten alan bir rüzgâr uçmakta olan kağıdı ayaklarımın dibine sürükledi.
kağıt iyice yıpranmıştı bana gelinceye kadar. yine de bir cümle okunuyordu: "bugün aynada bir yetimin gözlerine baktım".
onun bıraktığı yerden ben devam ettim: oda sessiz/ koltuk boş/ çocuk yetim.
yüzümü yıkayıp geliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder