sadece cumartesi günleri dinlenecek şarkılar vardır.
bir "saat on iki"den diğer "saat on iki"ye dilediğiniz kadar dinler, gelecek cumartesiye kadar sandığa kaldırırsınız.
*feridun düzağaç, cumartesi
bir "saat on iki"den diğer "saat on iki"ye dilediğiniz kadar dinler, gelecek cumartesiye kadar sandığa kaldırırsınız.
*feridun düzağaç, cumartesi
8 yorum:
hımm… takvime baktım.
aaaa! günlerden cumartesiymiş.
madem bugün burada da “cumartesi”
turgut uyar’a uyayım. “yenilgi günlüğü”ne bi göz atayım.
“cumartesi” için ne demiş şair?
du bakayım…
“cumartesi
yarın pazar
yarınki pazarların sessizligi…”
sebep oldunuz bütün bir haftayı okudum.
ve en sondaki "tırnak içi"ni "tırnak içi"ne almak istedim.
"kutsal yenilgi!.. şimdiki.
o'na bağımsızlığını hatırlatıyorsun şimdi
her şeye yeniden başlamanın
kanattıkça"
hımm. “kutsal yenilgi!” öyle mi?
o halde sezai karakoç’a geçelim mi şimdi?
tırnak içine alarak diyelim ki…
“yenilgi, yenilgi büyüyen bir zafer vardır.”
peki…
“her şeye yeniden başlamanın
kanattıkça”
dediysek…
o halde, vazgeçmeden sezai karakoç’tan devam etmek gerek…
“hep doğmak, yeniden doğmak, tekrar be tekrar doğmak.”
gördünüz mü “cumartesi” nerelere gitti?
not gibi - en sona gülme işareti koyacaktım.
ferudun düzağacın şarkı sözü aklıma geldi.
“gülme, incinirim
gülme.”
gülmekten vazgeçtim.
hocam,
biz o bahsi daha önce işledik: http://verbumnonfacta.blogspot.de/2010/01/yenilgiler-tarihi-cilti.html
hatta "yenilgi" ile "yanılgı"nin birbirine ne kadar benzediğini bile konuştuk.
siz beni de feridun düzağaç'ı da boş verip hep gülün lütfen.
:)
Hey! Gördünüz mü cumartesi bitiverdi. Günlerden pazar oluverdi şimdi.
Öyleyse, cumartesiyi, gelecek cumartesiye kadar sandığa kaldırayım.
Pazar gününe geçivereyim şimdi.
O halde Çocukluğumun Soğuk Geceleri deyip, hemencik Tezer Özlü’ye sözü vereyim.
“Pazar günleri… Şimdilerde… Sokak aralarından geçerken… gözüme pijamalı aile babaları ilişirse, kışın, yağmurlu gri günlerde tüten soba bacalarına ilişirse gözlerim… evlerin pencere camları buharlaşmışsa… odaların içine asılmış çamaşır görürsem… bulutlar ıslak kiremitlere yakınsa, yağmur çiseliyorsa, radyolardan naklen futbol maçları yayımlanıyorsa, tartışan insanların sesleri sokaklara dek yansıyorsa, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek………. isterim hep.”
Notgibi – Kiminle dans ettiğimi unutup, vnf yazılarına bilmiş bilmiş yorum yazıyorum ya,
yuf olsun bana:)
Gitmek… gitmek, gitmek…
Daha fazla rüsva olmadan,
kaçayım şimdi:)
korkarım ben hâlâ "cumartesi"deyim.
tezer özlü ne güzel bir kadın.
lütfen kendinize haksızlık etmeyin, artık "not"u yedeğine almış "gibi"lere ihtiyaç duymayın.
Not gibi’yi sizden öğrendim ki ben!.. Gerçekten.
Ama ne zaman kullanacağımı öğrenememişim belli.
Nebiliyim hocam:)
Hımm… Demek orda hâlâ cumartesi…
Peki…
Edip Cansever’in, “Ben Ruhi Bey Nasılım?” na geçerim o halde…
Derim ki…
“Ve her şey dönüştü işte
Kahverengi bir çarşambadan
Sapsarı bir cumartesiye.”
Bu yorumu yazan: Pes etmeyen öğrenci:)
yeni şeyler farketmemizi sağlayan, eskileri bir daha hatırlatan, "pes etmeyen öğrenci"lerin başımızın üzerinde yeri var.
Yorum Gönder