6 Haziran 2012 Çarşamba

daniel martin

"ama bu adamın nesi var böyle?
bütün öğleden sonra (dün, evvelsi gün ve bugün) orada öylece bir aleve bakarak oturdu durdu ki
akşam merdivenlerden inerken rastlaştığımızda bana şöyle dedi:
'beden ölür, su bulanır, ruh
tereddüt eder
ve rüzgâr unutur, hep unutur
ama alev aynı kalır.'
bana bir de şunu dedi:
'biliyorsun belki de başını alıp öbür dünyaya giden bir kadını seviyorum, böyle terkedilmiş gibi görünmem bu yüzden değil:
kendimi aleve kaptırmaya çalışıyorum çünkü o aynı kalıyor.'
sonra adam bana hayat hikayesini anlattı.
(yorgo seferis, bay stratis thalassinos bir adamı anlatıyor) - sayfa:7-8"


*

tam altı yıl olmuş.

john fowles'ın yazdığı bir şeyi ilk defa okuyor olabilmenin üzerinden tam altı yıl geçmiş.

ilk defa okuduğum o son şey büyücü'ydü. büyücü'yü herkesten ve her şeyden kaçtığım haziran öğleden sonralarında okumuştum. akdeniz güneşi altındaymışım gibiydi. sanki kollarım ve yüzüm bronzlaşmıştı.

bu defa, oxford üniversitesi kampüsünden iskoçya'daki bir kır evine, nil üzerindeki tekne gezintilerinden hollywood stüdyolarına savrulacak gibiyim.

savrulalım.

Hiç yorum yok: