1 Ağustos 2011 Pazartesi

-di'li şimdiki zaman

kadın, deniz kabuğunun ağzına kulağını dayadı, gözlerini kapatıp orada olmayan bir denizin sesini dinledi.

yerinden kalkıp pencereye gitti. pencerenin önünde durup uzakların sesini dinledi. evin, eşyaların sessizliği uzak seslere karıştı.

camda siluetini görünce şaşırdı, soluğuyla camı buğulandırıp kendisini yok etti. kendisi de dahil kimseyi görmek istemiyordu.

pencereye sırtını döndü. pencerenin kenarına yaslanıp odaya baktı.

deniz kabuğunun içinde bir deniz, boş odaya ve gecenin sessizliğine inat şıpırdayıp duruyordu.

4 yorum:

Hegesias dedi ki...

Sonra bir dalga geldi ve kadını açıklara sürükledi. Göz kapakları ağırlaştı kadının. Derin bir uykuya daldı. Gözlerini açtığında ıssız bir evde buldu kendini. Uzun süre bu ıssız evde bir başına yaşadı. Sonra bir gün -ya da gece- bir deniz kabuğu geldi ve kadını o ıssız evden kurtardı. Pencere camlarından ve karadan uzaklara götürdü onu. Uzağa, hep daha uzağa; zira, buydu kadının tek arzusu.

verbumnonfacta dedi ki...

kendinden de uzağa...

Hegesias dedi ki...

Ah, bunun yolunu bir bulabilse(k).

verbumnonfacta dedi ki...

cehennemi önerenler çıkar bazen. bilmezler ki, oraya da götürürüz kendimizi.