6 Şubat 2024 Salı

son mektup

alev alatlı hanımefendi,

adınıza yazıyorum. çünkü, inancınızın cennetinde, etrafı seyretmekten ve keşfetmekten fırsat buldukça bizden yana baktığınıza eminim.

sizi ilk duyduğumda 'doksanlar'dı. övülüyordunuz. bir büyüğümüzün kitaplığında kitaplarınızı görmüş, nedense henüz vaktin gelmediğini -hadi cesur olayım: anlayamayacağımı- hissetmiştim. elime aldığım kitapları da bir kaç sayfanın peşi sıra yerine koymuştum.

dergilerde adınıza denk geldikçe yazılarınızı okudumsa da işaret ettiğiniz dünyaya ilk adımı schrödinger'in kedisi/kabus ile attım. aldığım keyfi hiç unutmadım. bir de 'bir duygu'yu.

o yaşlarımda dahi bir kadının ilk olarak ellerine bakan, beğenmediği ellerin ötesine dahi geçmeyen ben, zekaya aşık olmanın mümkün olduğunu hissetmiştim. zekanın cazibesini, baş döndürebildiğini.

sonra iktidar değişti, dünya değişti ve söylediklerinizin teması evrenselden yerele döndü. bu, ihmal ya da çerçevenin daralması değil, herkes kendi kapısının önünü temiz tutarsa sokak kendiliğinden temiz olur hamlesiydi.

bu sırada iki şey daha öğrendim sizden. ilki, devlet ile iktidar aynı şey değildi; ülkemizi sevmek iktidarı/muhalefeti sevmek manasına gelmiyordu. ikincisi de, asla ve asla "kestane çıkmış da tabağını beğenmemiş tayfası"ndan olmayacaktım. sayenizde bunun ne büyük bir ayıp olduğunu öğrendim. elbette bu, hataları görmezden gelmek, yanlışlıklara çanak tutmak değildi. sadece, günahıyla sevabıyla doğduğumuz evi unutmamak, sırtımıza yük olmasına müsade etmeden bir şükran duygusunu içimizde taşımaktı.

anarşist olmayı beceremese de hayatı boyunca muhalif olmayı seçmiş biri olarak, sizin gibi başının üzerinde düşünen bir kafa taşıyan bir entelektüelin iktidara yakın olmayı seçmesini başta yadırgadığımı saklayamam. sonradan bu durumun benim için ne kadar öğretici olduğunu da.

iktidar tarafını seçen bir şeyleri satıyordu da diğer tarafta olanlar ne yapıyordu? bilmem ne gazetesi satılmış gazete, kabul. peki berlin'de yaşayıp ülkenin gidişatı üzerine internet üzerinden yayın yapanlar ne?

kaldı ki, siz "her yasal hak helal değildir" derken, muhalif kalmakta ısrar eden muhalefetin bunca yıldır yapamadığı muhalefeti, eleştiriyi yaptınız. günahı anlamayanların boynuna.

sizden geriye hiçbir şey kalmasa bile bu kalırdı: her yasal hak helal değildir... ingiltere oturum için yasal zemin araştıran, oğlanı tenise, kızı ingilizce kursuna gönderen, devlet okulları yerine özel okulları dolduran 'modern müslümanlar'a duyurulur.

ama bana bir şey daha kalacak sizden. yaşamınızın son demlerinde dilinize persenk olan "yavrum" hitabı.

onu ne zaman duysam/okusam her defasında bana da deyin istedim: "vnf. yavrum, sen zamanda ve mekanda kaybolmayacaksın."

sözler düğüm. başladığımız yere dönelim.

çünkü orada da meraklı olacağınızı, öğrenmek ve keşfetmek için etrafa dikkatle bakacağınızı biliyorum. ve gözünüz üzerimizde olacak, tıpkı müdahale edebilecek uzaklıkta olmasa bile çocuğundan gözünü ayırmayan anneler gibi.

selam ile

vnf.

2 yorum:

pelinpembesi dedi ki...

Yeni okudum yazını vnf, çok beğendim ..

verbumnonfacta dedi ki...

bazı yazıların en büyük şansı gören gözlere denk gelmesi.