1 Ekim 2013 Salı

kısa kısa - on

* "kısa kısa"lar kafasına göre takılmaya devam ediyor...

* bu defa şarkımız, ankara'nın bağları... "biz seni arabesk biliyorduk oynak çıktın," diyecekler varsa, "ben sevdim eller aldı/ yürekte acı kaldı" dediği yeri dinlesin, öyle konuşsun.

* depresyon, lambadan çıkıp "dile benden ne dilersen," diyen cinden dileyecek bir şeyinizin olmamasıdır.

* "ama her yeni eşya, evde kapladığı hacim kadar sevgiyi evin dışına itti.(ferhat özkan, logosoloji)"

* "hantal, çirkin bir büfeyi ardından sürüklemek gülünçtür. büfenin otuz taksidini ödemek için, büfeyi yedi yıl cilası bozulmadan kullanmak için harcanan bütün çabalar gülünçtür. on lira, yirmi lira için büfeyi dar merdivenlerden yukarı çıkarmaya uğraşan iki hamalın çabalarının anlamı var yalnız. (sevgi soysal)"

* "saçların ne güzeldi ... zaten hep güzeldi ama, o gün daha bir güzeldi çünkü çok mutsuzdum. (murat uğurlu, buralar bıraktığın gibi)"

* "zaten aşklar hep yalan dolan": orhan bey siz bunları gerçekten yaşadınız mı?

* bir yerlerde gözleri hemen dolan çocuklar var.

* us open, ailemizin tenis efsanesi iyi aile çocuğu federer'in erken vedasını saymazsak beklendiği gibi sonuçlandı. erkeklerde rafael nadal, kadınlarda serena williams şampiyon oldu. zaten nadal'ın sakatlık sonrası sert kort sezonuna muhteşem dönüşü, serena'nın wta turundaki tenisçilerden bir kaç gömlek üstün oluşu nedeniyle iki tenisçi de turnuva öncesinde çoğunluğun favorisiydi. öyle ki, serena'nın finalde victoria azarenka karşısında zorlanması bile süpriz sayıldı.

* federer'in olası us open şampiyonluğunu hayal etmedim dersem yalan olur. hem amerikalı seyircinin onu çok seviyor olması, hem "kuğunun bir şarkısı" beklentisi. ama olmadı. wimbledon'da başlayan ve bu yaz boyu süren önlenemez düşüş sadece beni değil bütün hayranlarını üzdü. tam bu sırada "varsın kurt kocasın, ama ne olur maskara olmasın" diyen bir yazı duygularımıza tercüman oldu.

* "tek bir kişinin hoşuna gitmek için yazın. pencereyi açıp bütün dünyayla aşk yaşamaya kalkarsanız, zatürre olursunuz. (kurt vonnegut)"

* gözlerin ihaneti: göz bir defa alıştı mı, artık fark etmemeye başlıyor.

* "lüle taşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,/  sana sapanca'dan bir sepet elma almışım.(turgut uyar, bir gün sabah sabah)"

* çoraplar çok seksi olabiliyor. arz ederim.

* kışın üşümemek için giyilen kalın külotlu çoraplar hariç. arz ederim.

* "tren ayrıldı tuttum koyu bir karanlıkta, yırttım/ kendimi/ resim oldum/ ürkek bir anı oldum, artık kim olsa kırar/ beni (akif kurtuluş)"

* "yorgunum: az önce bitirdim bir günlük öyküsünü dünyanın (ismail kılıçarslan)"

* zamanın ham maddesi geçmiştir. bu yüzden her zaman geçmişe karışıp duruyor.

* köpekler beni hiç ısırmadı ama insanlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, demiş, norma jeanne. yani marilyn monroe... muhakkak bir sebebi vardır.

* deftere "yirmi beş eylül" notu: tam bir yıl oldu bugün. "yalan dünya" hâlâ yalan dolan...

* içinde "zenginin malında fakirin de hakkı vardır" duygusu ya da fikri olmayan hiçbir 'paket' beni alakadar etmiyor.

* eylül bile geçti.

* devam edecek...

Hiç yorum yok: