7 Mayıs 2012 Pazartesi

aşk

tadından yenmez üç kitapla gözümüzü gönlümüzü şenlendiren alper canıgüz'ün (tatlı rüyalar, oğullar ve rencide ruhlar, gizliajans... yolda olan dördüncü roman ise, son yıllarda en çok empati kurduğum kahraman olan ve "beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar," diyen, beşinci yaşını yeni kutlamış alper kamu'nun yeni bir macerası ve peter pan etkisindeki son cümlesi ise şimdiden hazır: bütün çocuklar büyür, biri hariç.) bütün kitaplarında bir leitmotiv gibi okura selam eden 'üç ahbap çavuş' vardır: amcabey, kız tevfik, tahtakafa cemal...

seveni çok bu üçlü, yanlarına her defasında bir dördüncü alarak (sırayla piç okan, mecit, fezai aydıntürk) bir vesileyle sahneye çıkar ve okura bazı şeyleri yeniden öğretir. (yazar, okurları kadar kendisinin de çok sevdiği ahbap çavuşların her romanında olacağını, hatta -ben ihanet olacağını düşünsem de- sadece onların maceralarından oluşan bir kitap planladığını söylüyor.)

gizliajans'ta ise, amcabey bu defa musa'ya aşkı öğretiyor: aşk her zaman yaşanmış bir şeydir. ancak hiç yaşanmakta olan bir şey değildir, ancak hatıra olabilir. aşk acısı zannettiğin şey, aşkın kendisidir.

2 yorum:

bengu dedi ki...

tarihle kesişmesi güzelmiş :) aşk ancak hatıra olabilir..
(ve işte okuyorum!)

verbumnonfacta dedi ki...

tarih kesişmesi, paralel giden iki doğrunun bundan bir anlığına vazgeçip çarpışması gibi.

aşk hakkında büyük laflar edemem. sadece var olduğunu biliyorum; elbette kendimden...

(onur duydum!)