24 Kasım 2011 Perşembe

dostoyevski okumak: ne zaman, nerede, nasıl?

daha bin dokuz yirmi beşte, "dostoyevski üzerine söylenebilecek yeni bir şey yok aslında. akıllı ve doğru olarak söylenebileceklerin hepsi söylendi; bir zamanlar bunların hepsi yepyeni ve ruh doluydu; sonra hepsi eskidi," demiş hermann hesse.

bizim de yeni söz söyleyecek gücümüz ve yeteneğimiz olmadığına göre, "dostoyevski okumadan geçilemez bu günler"de, bu defa yelkenimize onun yazdıkları rüzgar olsun.

*

herman hesse, yaklaşık yüz yıl öncesinden gelerek başlıktaki mevzuya açıklık getiriyor:

"raskolnikov'u okuyan ve uzandığı kanepede bu hayaletler dünyası karşısında keyifli korkular yaşayan, dostoyevski'nin gerçek okuru değildir; bunun gibi, yazarın romanlarındaki psikolojiye hayranlık duyup, dünya görüşü üzerine iyi yazılar kaleme alan bilgin ya da uzman kişi de dostoyevski'nin gerçek okuru sayılamaz. dostoyevski, ancak kendimizi berbat hissettiğimizde, acı çekebilme sınırımızın sonuna varmışsak ve yaşamı bütünüyle alev alev yanan bir yara diye algılıyorsak, eğer artık yalnızca çaresizliği soluyorsak ve umutsuzluğun binbir ölümünü yaşamışsak, işte ancak o zaman okumamız gereken bir yazardır. ancak o zaman, yani acıdan yapayalnız kalmış, felce uğramış olarak yaşama baktığımızda, o vahşi ve güzel acımasızlığı içerisinde yaşamı artık anlayamaz olduğumuzda ve ondan hiçbir şey istemediğimizde, evet ancak o zaman bu korkunç ve görkemli yazarın müziğine açığız demektir. böyle bir durumda artık birer izleyici olmaktan, yalnızca okuduklarımızın tadına varıp onları değerlendirmekle yetinen kişiler olmaktan çıkmış, dostoyevski'nin eserlerindeki o zavallı ve yoksul kardeşlerin arasına katılmışız demektir; o zaman biz de onların acılarını çekeriz, onlarla birlikte, soluk bile almaksızın, yaşamın anaforuna, ölümün sonrasız öğüten değirmenine bakışlarımızı dikip kalırız. ve yine ancak o zaman dostoyevski'nin müziğine, bizi teselli etmek için söylediklerine, sevgisine kulak veririz; ancak o zaman onun korkutucu, çoğu kez cehennemden farksız dünyasının anlamını kavrarız."*

*: dostoyevski nasıl okunmalı?, çeviren: ahmet cemal

2 yorum:

rüzgar dedi ki...

şimdi söyleyin,ben dostoyevksi okumayayım mı?

verbumnonfacta dedi ki...

bence okuyun. değer...

ama demek istediğiniz, "kendimi berbat hissetmiyorum, acı çekebilme sınırımın 'henüz' sonuna varmadım ve yaşamı bütünüyle alev alev yanan bir yara diye algılamıyorum, yalnızca çaresizliği solumuyorum ve umutsuzluğun binbir ölümünü yaşamıyorum" ise günü yaşayın ve hep böyle mutlu olun.