16 Mart 2011 Çarşamba

bir gece yarısı iki adam

vakit neredeyse gece yarısı.

fenerin yan tarafından arkasına dolanan ve aşağısındaki kayalıklara, denize ulaşan basamakların başında durmuş, arada bir kara dönüşen yağmura aldırmadan denize, kopkoyu bir karanlığın içinde, bu karanlık tarafında yutulmakla tehdit edilen ama direnen, dalgalarla sallanan solgun ışığa bakıyorum.

hava soğuk, üşüyorum. yüzümde rüzgar izleri. demek ki varım, olmayan rüzgarı yüzünde hissedebilir mi?

sandalın içinde arada bir fenerin şavkına yakalanan, güçlükle ayakta duran bir adam var.

bu adam, sefalet içinde ölen, çoğunluk tarafından beğenilmese de yaşamı boyunca renk ve sis dalgaları arasında gidip gelen, zamanla vahşi bir renge bürünen tablolar boyamaktan vazgeçmeyen ingiliz ressam j.m.william turner''ın bu resimleri yapabilmek için kendini bir geminin direğine bağlatıp, dört saat boyunca deniz ve kar tarafından kamçılandığını ve sonradan "sağ çıkabildiğim takdirde böyle bir fırtınayı resmedebilmenin tek yolu buydu," dediğini eminim bilmiyordur.

*

kopkoyu karanlık bir gece.

deniz çok güzel, gün batarken ufukta güneşin beyazdan turuncuya boyadığı bulutlar vardı. önce dalgalar, sonra fırtına geldi.

yağmur karla karışık, rüzgar fırtınanın sözcüsü. hiç olmazsa kıyı yakın, deniz feneri "ben buradayım," diyor.

fenerin hemen yan tarafında bir gölge; kim olduğunu görmek mümkün değil. "sadece bir gölge". soğuğa, rüzgara, arada bir kara dönüşen yağmura aldırmadan denizin karanlığına bakıyor.

o gölge hafız divanı'nını okuduysa eğer, şirazi'nin orada "karanlık bir gece... dalga korkusu ve bu derece şiddetli bir girdap. sahilde rahat yolculuk edenler, halimizi nereden bilecekler?" diye sorduğunu eminim biliyordur.

2 yorum:

Hegesias dedi ki...

Onlar ki, karla karışık yağmurun ve deniz fenerinin şavkının düştüğü köpüklü dalgalara uzun uzun baktıklarında, orada halimizle değil kendi halleriyle karşılaşacaklar. Ve diyecekler ki: haliniz halimizden hallice. Çünkü gözü yeni açılan her insan, kendini dünyanın merkezinde sanır(mış).

verbumnonfacta dedi ki...

oysa kemiyetimizin neredeyse sıfıra denk düştüğünü hesap edebilmek için bize basit aritmatik bile yeter de artar.