13 Ocak 2010 Çarşamba

rica

elimdeki dosyaya, önümdeki dosya yığınına bakarak diyorum ki;

sanırım birileri çıkıp eski istanbulu konu alan, yazarı ve tarihi bilinmeyen bir el yazmasının etrafında dönüp dolaşan, islam mistizmine (tabi ki mevlana ve onun farklı okumalara izin veren öğretileri) selam duran, ayna ya da lale gibi imgelerle yüklü 'sözde' tarihi romanların modasının geçtiğini ilan etmeli.

artık roman içinde roman tekniğiyle, ucu saraya dokunan atalarından birinin nasılsa eline geçmiş hatıralarını bir kürsüye çıkıp yüksek sesle okumasın kimse.

teknolojiden, terimlerinden nefret etsem de, içinde cep telefonu, bilgisayar, e-posta geçen metinler okumak istiyorum. yollar kervanlarla değil uçakla, ya da ne bileyim trenle alınsın. kahraman en başta sebepsiz görünen, bizi bir gizin peşinden sürükleyecek bir cinayete kurban gitmek yerine trafik kazasında ölsün, bir kıskançlık cinayetine kurban gitsin.

2 yorum:

Rehavet dedi ki...

bu blogda çok güzel, çok soru işaretli, çok ufuk açıcı şeylerden söz ediliyor ekseriyetle; burada olduğu gibi. bu "gizemli" ve "ne yöne gideceği belirsiz" ve "fenerlere bekçi, denizaşırı gemilere yolcu" blogun yazarı "arkadaş"ım olduğu için kendime de bir pay çıkarmak istiyorum. bu kadar çok tırnak işareti kullandığım için yeisli, kaç zamandır yüreğimde beklettiğim bu mesajı en sonunda ilettiğim için sevinçliyim...

verbumnonfacta dedi ki...

onur duydum...