13 Eylül 2013 Cuma

hitchcock'tan dostoyevski için bir güzelleme

insanların fransız teğmenin kadını varken büyücü'ye, tutunamayanlar varken tehlikeli oyunlar'a meftun olmalarını anlayabiliyorum da karamazov kardeşler dururken nasıl suç ve ceza'yı ağızlarına alabiliyorlar hafsalam almıyor.

dünyayı bir tefeciden kurtarmak güzel de, o romanın sıradan bir üniversite öğrencisini roman kahramanı diye yutturmak dışında ne numarası var hâlâ anlamış değilim. belki de "savaş ve zafer birer kolaylıktır. raskolnikov'un giriştiği iş napolyon'unkinden daha çetindi," diyen borges'in bir bildiği vardır diyerek bu konuda kafa yormaktan vazgeçmeliyim.

her neyse...

usta yönetmen alfred hitchcock sinema macerası boyunca yaptığı uyarlamalarda hiçbir zaman hikayeye bağlı kalma zorunluluğu hissetmedi. ele aldığı romanlarda hiç çekinmeden köklü değişiklikler yapardı. öyle ki, önüne gelen hikayeleri sadece bir kez okur, hikayenin aklında kalan özünü kullanarak olay örgüsünü en baştan yaratırdı. bu sayede hiçbir sanatsal değeri olmayan polisiye romanlardan kendi sanat eserlerini yarattı.

bunu çok iyi bilen françois truffaut, hitchcock'la yaptığı bir röportajda, "suç ve ceza'yı filme çekmeyi düşünmüyor musunuz," diye sorar. aldığı cevap tarihe geçmez belki ama bana bu yazıyı yazdırır: "bunu asla yapmayacağım. çünkü, suç ve ceza bir başkasının başarısıdır..."

2 yorum:

pelinpembesi dedi ki...

suç ve ceza'yı gereken yere koymuş bence hitchcock :)
karamazov kardeşler ve onun arasında seçim yapamıyorum ne yazık ki. ikisinin yeri ayrı. hitchcock filmleri ise apayrı bir lezzet bence.

verbumnonfacta dedi ki...

karamazov kardeşler dururken suç ve ceza'da ısrar edenleri cezalandırıyor, ailecek onlarla konuşmuyoruz. (bunu neresi ceza ise artık)

hitchcock beni de çok etkiler. ne zaman bir filmini izlesem sinemayı sinema yapanlardan olduğunu bir defa daha hissederim. ve en çok vertigo'sunu severim.