28 Mayıs 2013 Salı

ikinci el

"doktordan" mı bilmiyorum ama araba değil. gömlek...

eğer babamdan bana emanet kazak ve montu saymazsak, belli bir yaştan sonra ilk defa giydiğim her şey yeni oldu. kazak neredeyse otuz yıllık. sol kolunun dikişinde yaşanmışlık teminatı minik bir açılma olsa da hiç olmazsa senede bir giymeme engel değil. mont ise yeni yetmelerin retro diyeceği tarzda, kaşe, açık griden siyaha bir kaç tonda karelerden inşa edilmiş yorgun bir şey.

bu ikisinin yanına bir de gömlek geldi.

hafta sonu bit pazarında belki maradona formasına rastlarım diye bir giysi yığınını karıştırırken karşıma çıktı. hiç de eski görünmeyen bu gömlek, ürünlerini tarz olarak sevdiğim bir markanın, kendime yakıştırdığım bir modeli. üstelik rengi de hoşuma gitti; petrol mavisi ve siyah küçük karelerin birbiriyle oynaştığı ekose desenli bir gömlek... yani petrol mavisi ve siyah değil de, mavi ve beyaz olsaydı masa örtüsü olarak kullanabilirdiniz.

bir an için bir şeyin fiyatını sorduğunda almak zorunda hissedenlerden olduğumu unutunca olaylar başladı ve gelişti. satıcı pazarlığa gerek olmayan makul bir fiyat söyleyince de bu zorundalık iyice büyüdü. üstelik hava evden çıkarken hesap etmediğim kadar soğumuş üzerimdeki tşört yetmez olmuştu. parayı ödedim ve üzerime giydim.

("o gömleği yıkamadan nasıl giyebiliyor?" diyenlere selçuk'un bana "pis... pis adam." deyişini hatırlatırım. bakınız: ikinci kısım...)

asıl hikaye ise bundan sonra başladı. gömleği giyer giymez sanki filmlerdeki boyut değiştirdim; kamera titredi, görüntü flulaştı, renk değişti vesaire... ya da alice'e dönüştüm ve kuyuya benzeyen kocaman bir deliğe düştüm.

bu kadar yeni bir gömlek o giysi yığının arasında ne arıyordu?

çalıntı mı? severek satın alan ilk sahibi kendini seyrettiği bambaşka bir aynada yakışmadığını farketmiş ve sevmez mi olmuştu? beğenerek almıştı da öyle olmadığını anlaması için 'birisi'nin "yakışmamış," demesi mi gerekmişti? yoksa o 'birisi', "yakışmamış," mı demişti? aniden paraya ihtiyacı olmuş fedakarlık etmeye en az ihtiyacı olanlardan mı başlamıştı?

belki elbise dolabındaki farklı kimliklerinden sıkıldı ve bazılarından kurtulmayı istedi. ya da o gömleği giyen adam olmaktan vazgeçti. belki de eski sevgili ya da eşin hediyesiydi, her şey gibi gömlek de onu hatırlatıyordu. onu terketmişti. onu aldatmıştı. gömleğe her baktığında canı yanıyordu. yeni bir şehre taşınacaktı ve bu işi mümkün olduğu kadar az eşyayla yapmak amacındaydı. ölmüştü. yakınları hatıralarından kurtulmak istemişti sadece. belki de kilo almıştı.

sorular sorular...

belki de hiçbiri değil, sadece üzerimde petrol mavisi ve siyah karelerin birbiriyle oynaştığı ekose desenli bir gömlekle bu yazıyı yazayım diye.

4 yorum:

Candan dedi ki...

sevdiği, anısı olan eşyalarının ömrünü uzatmak için ömründen çalan birisi olarak gömleğinizin hikayesi sabah sabah içimi ısıttı.
siz böyle yazınca kendi bit pazarı anılarımı hatırladım ve çok uzaklara gittim…
hep yazın, hep okuyayım. yüreğiniz dert görmesin.

verbumnonfacta dedi ki...

nesneye sadakati çok bir adam oldum hep. ama evim çöp eve dönecekse başka şeyler yüzünden değil, süreli yayınlar yüzünden olacak(tı). -tı, çünkü süreli yayınların yükünden birer birer kurtuldum. şu an bir tek dergi takip ediyorum. ondan ne zaman kurtulurum hiç bilmiyorum.

gittiğiniz uzaklar size huzur versin dilerim. son cümle için ise söyleyecek sözüm yok.

Adsız dedi ki...

hali hazırda ve sürekli olarak aslında,sizin iyi bir yazar olacağınızı iddaa ediyorum.ve hiç şüphe duymadan.

mavi gömlek size gerçekten yakışıyor:)

verbumnonfacta dedi ki...

yeterince şımarık olduğumu farketmediniz sanırım.