"cemile eve girerken kiracının genç oğlu ile göz göze geldi. nedense ikisinin de bakışları birbirine fazlaca yapışmıştı. cemile, "şirin bir oğlana benziyor!" diye düşündü. iki adım yürüdükten sonra başını çevirip bir daha bakmıştı. bu sefer genç kiracının halinde aradığı şey sevimlilik değil, yapmak istediği karışık işlere* yarar beceriklilikti. tekrar göz göze geldiler. cemile bu sefer de, "kurnaz bir oğlana benziyor!" diye düşündü."
selim de onunla**:
akşam ev ziyaretine gelen arkadaşlarına, "azizim... merkezi şu topuğumun bastığı yer olmak üzere bütün karagümrük'ü ve civarını içine alan büyük bir daire çizin, içinde iki tane daha böyle kız bulursanız alnınızı karışlarım." dedikten sonra anlatmaya devam ediyor.
"yüzü de güzel... dedim ya bu taraf mamulâtından değil... bilhassa gözler ve ağız mükemmel... kurnaz ve... hezeyanlı bir bakışı var. gözlerinin içi sayıklıyor... iki defa baktı bana... iki defa. birincisinde çapkınlık vardı. sonra iki adım yürüdü, başını çevirdi, bu sefer... bir şey arar gibi, daha dikkatli ve daha ciddî büsbütün başka türlü baktı."
*: türk modernleşmesine güçlü bir eleştiri ihtiva eden bu romanda karamgümrüklü deli cemile, mahalleden kurtulmak, eski ahşap evden apartman dairesine, başka bir deyişle 'cumbadan rumbaya' geçmek için her şeyi göze almıştır. annesini evi satmaya ikna edemezse, evi yakacak ve sigortadan alacakları parayla nişantaşı'na taşınacaklardır.
**: bütün bunları, kahkahaları merak edip kiraya verilen selamlık dairesindeki sohbeti ahşap kapının ardından dinleyen cemile de duyacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder