16 Haziran 2018 Cumartesi

pul koleksiyonu

geçen gün postanede, iki gişeden soldakinin önünde sıradaydım. bilmiyorum bekleyiş ne kadar sürdü. ama uzundu. nihayet sıra önümdeki kadına gelince, aramızda bıraktığım mesafeye rağmen gişedeki memurla konuştuklarını duydum.

yeni pulları görebilir miymiş?. hayır, onları değilmiş, sadece deniz feneri olanlarmış. henüz yeni bir şey gelmemiş. bunlar zaten onda varmış. yine de teşekkür edermiş. kolay gelsinmiş.

geriye dönüp tam yanımdan geçerken, kendimi tutamadım, "yalnızca deniz fenerleri mi?" diye sordum. "evet," dedi kadın. "konusu deniz feneri olan bir koleksiyonum, bir defter dolusu pulum var."

merak etmiş, görmek istemiştim. çenemi tutamayıp söyledim. "keşke yanımda olsaydı," dedi. "kısmet," dedim. sonra da gitti.

onun gişe önünde bıraktığı boşluğa yürürken şimdilerde yerini "özel soslu makarna pişirmek" bahanesine bıraksa da eski bir bahaneyi, fıkra ve karikatürlere konu olan, şakası çok yapılan "pul koleksiyonu göstermek" ifadesini hatırladım. hem gülümsedim hem de o kadın, pullarını göstermeyi vadetseydi peşi sıra giderdim dedim.

bu yazıyı buraya kadar okumayı başaranlara son bir şey daha. o kadını şu an yolda görsem tanımam. ona dair aklımda kalan tek şey; saçları kısacıktı.

Hiç yorum yok: