20 Aralık 2017 Çarşamba

akçasazın ağaları

olayları olup biterken değerlendirmek zor. üzerinden zaman geçmesi, tıpkı ayrıntılarını görebilmek için gözlerimizden uzaklaştırdığımız nesneler gibi arada mesafe olması gerekiyor.

tıpkı, kaynaklarda "üçleme" olarak geçen ama yaşar kemal üçüncü kitabı yazmadığı/ yayınlamadığı için "iki"de kalan akçasazın ağaları gibi. rivayete göre yazarın üçleme olarak düşündüğü bu kitaplar, demirciler çarşısı cinayeti ve yusufçuk yusuf'tan öteye geçememiş, anavarza gün ışığını hiç görmemiştir.

kaynaklara ve kayıtlara düşülen notlara rağmen ben durumun daha farklı olduğunu, yaşar kemal'in başlangıçta "üçleme" gibi bir planı olmadığını düşünüyorum. kaldı ki, şu an kendi içinde bütünlüğü olan iki roman söz konusudur.

*

ilk kitap olduğu iddia edilen akçasazın ağaları'nın aynı cümle ile paranteze alınması biraz da bundan.

"parantez" ve "paranteze almak" ifadelerini özellikle seçtim. çünkü, demirciler çarşısı cinayeti'nin ünlü ilk cümlesini herkes bilir: o iyi insanlar, o güzel atlara bindiler çekip gittiler.*


bu güzel cümle tek başına bile her şeye yetse de roman orada başlamaz bence. çünkü epigraf gibidir. "bu hikâye başladığında ben yoktum. muhtemelen siz de." ya da "her şey geçtiğimiz yaz başladı. geçen yaz." gibidir.

roman aslında bir sonraki paragrafla başlar. dinleyiciler o paragrafla anlatıcıya sokulur, dizlerinin dibine oturur. okur yavaşça romana girer.

"derviş bey bir ağıt tutturmuştu. yıllanmış, ağır, uzak bir ağıt. uzun yıllar önce yaşadığı büyülü düşü yeniden yaşayabilmek için durmadan söylüyordu: 'o iyi, o iyi insanlar...'"

anlatıcı hikâyesini tamam edip dinleyenlerin üzerinde bıraktığı etkiyi seyrederken ya da okur okumayı bitirip kitabın kapağını kapatırken çember başladığı yere dönmüş gibi aynı cümleyi bir daha duyarız: o iyi insanlar, o güzel atlara bindiler çekip gittiler.

*

yusufçuk yusuf'un yazarın aklına daha sonra düştüğünü, derdinin üçleme olmadığını yine ilk cümleden anlıyoruz: o iyi insanlar, o güzel atlara bindiler gittiler.*"

sanki, bir köy kahvehanesinde dinleyiciler yavaş yavaş kendisini çevrelerken "nerede kalmıştık?" diyen anlatıcılar gibidir.

kaynaklar ve kayıtlar "üçleme" diye dursun. o bir defa daha anlatacağını anlatacak, hikâyesini bu defa son dercesine bitirecektir: "o iyi atlar, o iyi insanları aldılar çektiler gittiler."

*

anavarza ise hiçbir zaman başlamaz. bana kalırsa zaten hiç olmamıştır.




*: cem yayınevi, 1977
**: yapı kredi yayınları, 2012

Hiç yorum yok: