oturduğu yerden, bir ayağımız yerde olacak biçimde karşılıklı oturduğumuz üçlü kanepenin diğer ucundan kalktı ve kitaplığa gitti. hamle yapmadan önce kitaplığın karşısında durup raflardaki kitaplara göz gezdirdi. elleri serçe hafifliğiyle bazı kitapların sırtında dolaştı, sağ işaret parmağının tırnağı bazılarını trampet yerine koydu.
ne aradığını biliyorum, söyleyeyim: az önce aşk üzerine konuşuyorduk ve "aşk zaman, mekan, yaş ve cinsiyetten münezzeh olarak vardır. anna karenina'ya olan hislerimin aşk olduğunu iddia etmem belki bu yüzden. gerçi onu fransız teğmenin kadını sarah ile aldattım. onu da cebelitarık denizcisi'ne meftun anna'yla... sadece bu değil, sözgelimi kadın olsaydım teslis'in en yakışıklısına, yani isa'ya aşık olurdum," demiştim.
birinci, ikinci derken üç kitabı da bulup geriye döndü. eski yerine oturdu. dizlerini kendine çekti, ayağını altına almadan yan oturdu. sol eliyle ayak bileklerini tutarken kucağındaki kitapları karıştırmaya başladı. sadece, bir ara başını kaldırıp, "bakalım, aşık olduğunuz roman kahramanları nasıl kadınlarmış?" dedi.
sonra... sonrası odayı, evi, sokağı hatta bütün şehri kuşatan bir sessizlik. beni korkutmayan, hatta huzur veren bir sessizlik.
gitme vaktine kadar anna karenina okudu. o kitabı ve diğerlerini bazan elinde, bazan okurken, bazan çantasında ya da sehpa, masa üzerinde gördüm.
en sonunda, benden önce geldiği bir buluşmada cebelitarık denizcisi'nin son sayfalarını okurken buldum onu. o son bir kaç sayfayı bitirmek için izin istedi. bittiğinde kitabı ön yüzü masaya gelecek şekilde koydu. arka kapak düzeltilmeye muhtaç bir dantel ya da yaldızlı çikolata ambalajlarındanmış gibi elinin içiyle düzeltmeye çabaladı. başını kaldırdı.
bundan sonra ne geleceğini de söyleyeyim, çünkü çok iyi biliyorum: yatırılınca gözleri kapanan bebekleri hatırlatıp duran uzun kirpikleri kırpışacak, büyük okyanusun üzerinden bulutlar geçecek ve bir şeyler söyleyecek. ne söyleyeceğini ise ben de sizinle birlikte öğreneceğim.
"sanırım kaltaklardan hoşlanıyorsunuz."
ne aradığını biliyorum, söyleyeyim: az önce aşk üzerine konuşuyorduk ve "aşk zaman, mekan, yaş ve cinsiyetten münezzeh olarak vardır. anna karenina'ya olan hislerimin aşk olduğunu iddia etmem belki bu yüzden. gerçi onu fransız teğmenin kadını sarah ile aldattım. onu da cebelitarık denizcisi'ne meftun anna'yla... sadece bu değil, sözgelimi kadın olsaydım teslis'in en yakışıklısına, yani isa'ya aşık olurdum," demiştim.
birinci, ikinci derken üç kitabı da bulup geriye döndü. eski yerine oturdu. dizlerini kendine çekti, ayağını altına almadan yan oturdu. sol eliyle ayak bileklerini tutarken kucağındaki kitapları karıştırmaya başladı. sadece, bir ara başını kaldırıp, "bakalım, aşık olduğunuz roman kahramanları nasıl kadınlarmış?" dedi.
sonra... sonrası odayı, evi, sokağı hatta bütün şehri kuşatan bir sessizlik. beni korkutmayan, hatta huzur veren bir sessizlik.
gitme vaktine kadar anna karenina okudu. o kitabı ve diğerlerini bazan elinde, bazan okurken, bazan çantasında ya da sehpa, masa üzerinde gördüm.
en sonunda, benden önce geldiği bir buluşmada cebelitarık denizcisi'nin son sayfalarını okurken buldum onu. o son bir kaç sayfayı bitirmek için izin istedi. bittiğinde kitabı ön yüzü masaya gelecek şekilde koydu. arka kapak düzeltilmeye muhtaç bir dantel ya da yaldızlı çikolata ambalajlarındanmış gibi elinin içiyle düzeltmeye çabaladı. başını kaldırdı.
bundan sonra ne geleceğini de söyleyeyim, çünkü çok iyi biliyorum: yatırılınca gözleri kapanan bebekleri hatırlatıp duran uzun kirpikleri kırpışacak, büyük okyanusun üzerinden bulutlar geçecek ve bir şeyler söyleyecek. ne söyleyeceğini ise ben de sizinle birlikte öğreneceğim.
"sanırım kaltaklardan hoşlanıyorsunuz."
2 yorum:
madam bovary deseymişsiniz ne diyecekmiş acaba : )
tuhaftır, henüz cebelitarık denizcisi'nin anna'sını tanımadığım yani sarah'ya tutkun olduğum günlerde bu aşk halinden edebiyattan anlayan bir büyüğüme bahsetmiştim. bana madam bovary'yi okuyup okumadığımı sordu ve ekledi, "okursan kesin ona da aşık olursun".
ilk fırsatta okudum elbette. ama büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. çünkü hem anna karenina hem sarah tutkularının peşinden cüretle giderken, madam bovary arzularına tutsak, zaaf dolu bir kadındı.
bu arada, sadece erkek lisanıyla konuşabilen toplumun "kaltak" sıfatı yakıştırdığı bütün kadınlara meftun olduğumu fırsat bu fırsat diyerek söylemeliyim. çünkü, o kadınlar göze almış, cüret etmişlerdir. dikkatli bakın göreceksiniz
Yorum Gönder