26 Nisan 2012 Perşembe

ilk izlenim için tek bir şansın vardır: altı

gizliajans'ın yeni yazarı musa, sanat yönetmeni sanem'le tanışıyor. okuyunca, hiçbir şeyin eskisi gibi ol(a)mayacağını siz de göreceksiniz.

*

tunçay bey hiçbir ifade taşımayan gözlerini bana çevirdi. "size yerinizi göstereyim. " bunu söyledikten sonra da, tam karşıdaki duvarın dibine yerleştirilmiş boş masaya doğru ilerlemeye başladı. umarım orası değildir diye düşündüm onu takip ederken. sandalye, girişe arkam dönük olacak şekilde yerleştirilmişti ve elbette bilgisayar da gelip geçen herkesin görebileceği gibi. ne var ki, yerim tam da orasıydı. "buyrun. masanız burası. sanat yönetmeniniz de hemen karşınızda oturuyor... " işte o zaman benimkine yapışık ve tam karşımda bir çalışma masası daha bulunduğunu farkettim. ve o masada duran dev, ayaklı bilgisayar monitörünün üstünden bana dikilen menekşe rengi gözleri. "sizi en yakın çalışma arkadaşınızla tanıştırayım. sanem hanım. "

sanem hanım. sanem. evlen benimle sanem. kadınım ol benim. yaşadığım tüm acıları, yaptığım bütün kötülükleri, pişmanalıklarımı, hatalarımı akla. başına çiçeklerden taçlar yapayım, sana şiirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım. bazı akşamlar dvd’de film seyredelim. birlikte hüzünlenelim, birlikte gülelim. sanat galerileri gezelim. sen benden daha çok anla modern sanatı. gördüğümüz eserlerin ne anlama geldiğini açıkla bana, ben başımı sallayayım. ah ben ne aptalmışım! nasıl olup da varlığından şüpheye düşmüşüm? oysa hayat denen bu yaranın seni bulmak dışında ne anlamı olabilirdi ki? bak şimdi her şey ne kadar açık görünüyor oysa. ilk görüşte aşka inanırsın değil mi sanem? evet, çok doğru. ben de başka türlüsüne inanmam zaten. biliyor musun sanem, ben hep seni severim. her gün daha çok severim. bak mesela pencerenin önüne bir kuş konar ben seni severim, bir tren yolculuğunda pencereden dışarı bakarken derme çatma bir ev gözüme çarpar ben seni severim, burnuma eskilerden, hangi hatıraya ait olduğunu bir türlü çıkaramadığım bir koku çarpar ben seni severim, kafama kuş sıçar ben yine seni severim... anlıyor musun beni? sonra ben bazen fazla kıskanç olabilirim. diyelim yazlık bir yere gitmişizdir de, bir akşam sen hoş bir tunik giymişsindir, oradaki bütün erkekler bayılır sana, hemen aşık olur. ben mesela, tunik nedir onu bile bilmeden kıskançlıktan çatlayabilirim böyle bir durumda. ama belli etmem. ama sen yine de sezersin. öyle bir laf edersin ki ben, benden başka kimseye bakmayacağını anlarım. o kadar da incesindir. bir de, bir iyilik rica edeceğim senden. gözlerine o elem ifadesini yükleyen alçağın adını söyle bana. söyle ki, ona hemen düello şahitlerimi göndereyim. silah seçimini o yapsın. evet. utanarak kabul ediyorum ki, bunu bir yerde okudum. ama ne farkeder? bütün şiirler, romanlar senin için yazılmadı mı zaten? şarkılar senin için söylenmedi mi? masumların kanı senin için akmadı mı? ruhum hep seni aradı benim sanem. hep seni arar. milyonlarca yıl geçsin, sistemler çöksün, güneşler patlasın benim ruhum seni arar. ve biliyor musun sanem, bulur da. şimdi bulduğu gibi bulur. seni seviyorum. seni seviyorum. seni seviyorum.

aşağı yukarı böyle şeyler düşünüyordum işte. oysa saçma sapan bir biçimde sağ elimi kaldırıp şöyle diyebildim: "selam!" sonra da öyle bir hapşırdım ki... allah ne verdiyse. ben ağzımı burnumu saklayarak özürler gevelerken, tunçay bey cebinden bir kağıt mendil çıkartıp uzattı. "teşekkür ederim."

"evet... bu da yeni yazarımız musa bey," diye beni sanat yönetmenine takdim ettikten sonra, tekrar bana döndü. "diğer çalışma arkadaşlarınızla nasıl olsa tanışırsınız. hayırlı olsun ve tekrar çok yaşayın."
*


*:gizliajans, alper canıgüz

4 yorum:

EC dedi ki...

paralel dünyalar.

verbumnonfacta dedi ki...

demek oralarda da her şey iyi ve güzel.

yok eğer, şu an gizliajans üzereyim demekse bu. mart iki bin dokuzda okumuştum kendilerini.

EC dedi ki...

aynı anda gizliajans'tan bahsetmek de sayılmaz mı?

buralar...

pek değişmiyor

çizgileri sorarsan da

daha da belirginleşiyor.

verbumnonfacta dedi ki...

sayılır elbette.

oralar iyi ve güzel olsun. çizgiler belirginleşsin, iyi gelir.