24 Haziran 2020 Çarşamba

bulutlar

gökyüzü berrak, deniz sakin. ufuk, iki maviliği birbirinden ayıran soluk bir çizgiden ibaret yalnızca. ve havada tek bir bulut yok. 

sadece, oldukça yüksekten uçan, uçmayı hatırlamaya çalışan uçaklar ve onların kara tahtayı karalayan tebeşirler gibi maviliği karalayıp duran kuyruk izleri.

oysa ben bulutları severim. ufkun üzerinde koşan bulutlardan yedeğine aldığı yağmuru sahibine götüren gri bulutlara, evden ķaçmış patlamış mısırlar gibi gökyüzünde gezinen bembeyaz bulutlardan yağmurdan sonra içinde alev alev yangın büyüten bulutlara...

bulut fotoğrafları biriktirmeyi, ara ara ders notlarını karıştıran öğretmen eskisi edasıyla bulut gözlemcisinin rehberi'ni karıştırmayı da.

bana rus romanlarındaki korulukları hatırlatan o parkın orta yerinde çimenlere sırt üstü yatıp yaprakların arasından bulutları seyretmeyi ise bir başka. tıpkı, eskilerin yıldızları incelemek için ışıktan uzak yerlerde toprağa açtıkları kuyunun ağzından göğe bakmak gibidir.

göğe bakma durağı vardır bir de. bambaşka bir hikâye.

gökyüzü berrak. yalnızca mavi bir tahtayı karalayan kuyruk izleri.

bilirim, "yakınlığın bulutlardan daha çok kandırır insanı". yine de "beni bırak göğe bakalım".
"sayısız penceren vardı bir bir kapattım
bana dönesin diye bir bir kapattım
(...)
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat
durma göğe bakalım"


Hiç yorum yok: