"sûre-i velleyl okurdum dün namâz-ı şâmda / zülfün andım dilberin n'ettim ne kıldım bilmedim"
başka bir deyişle, "dün akşam namazında sûre-i velleyl'i (ki bu sure geceye yemin ederek başlar) okurken (leyl yani gece sözcüğüne gelince) sevgilinin zülfünü hatırladım, ne ettiğimi ne kıldığımı bilemez oldum".
kolayca tahmin edilebileceği üzere bunu ben demiyorum. muhibbi mahlasıyla şiirler yazan cihan padişahı ve müslümanların halifesi kanuni sultan süleyman diyor.
benim de öyle hâllerim oldu ama. koşarken önce yavaşladığım sonra hepten durduğum, yüzerken kulaç atmayı unuttuğum, sütü taşırdığım, plak cızırdaya dururken uzandığım ya da oturduğum yerden kalkamadığım, "tamam abi. sağol," dedikten sonra çömelmiş ve sırtım mutfak tezgahına yaslanmış kalakaldığım...
unutup bunları, sanat konuşalım biz.
türkçe'nin en büyük şairi kanla kirlenmiş evrak'a, "karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında" başlar meselâ. buradan öteye geçebilmiş değilim. biraz da bu yüzden, "ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın/ başından başlayabilirim" mısralarını başka şiir sanırım.
ömrüm de öyledir. cem karaca, üzerine yılların tortusu birikmiş sesi ve tarifsiz yorumuyla, "sendelesen bile bazı yürümek var ya" diye başlar ve ben orada takılıp kalırım. "ömrüm" deyişini duyarım bir ara. kapıda durmuş gidenin peşi sıra bakarken, o duygudan nasılsa sıyrılmış birisi kolunuza dokunur da sözle ya da sözsüz "hadi içeri girelim" der ya, tam da budur o "ömrüm".
*: cem karaca, ömrüm
başka bir deyişle, "dün akşam namazında sûre-i velleyl'i (ki bu sure geceye yemin ederek başlar) okurken (leyl yani gece sözcüğüne gelince) sevgilinin zülfünü hatırladım, ne ettiğimi ne kıldığımı bilemez oldum".
kolayca tahmin edilebileceği üzere bunu ben demiyorum. muhibbi mahlasıyla şiirler yazan cihan padişahı ve müslümanların halifesi kanuni sultan süleyman diyor.
benim de öyle hâllerim oldu ama. koşarken önce yavaşladığım sonra hepten durduğum, yüzerken kulaç atmayı unuttuğum, sütü taşırdığım, plak cızırdaya dururken uzandığım ya da oturduğum yerden kalkamadığım, "tamam abi. sağol," dedikten sonra çömelmiş ve sırtım mutfak tezgahına yaslanmış kalakaldığım...
unutup bunları, sanat konuşalım biz.
türkçe'nin en büyük şairi kanla kirlenmiş evrak'a, "karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında" başlar meselâ. buradan öteye geçebilmiş değilim. biraz da bu yüzden, "ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın/ başından başlayabilirim" mısralarını başka şiir sanırım.
ömrüm de öyledir. cem karaca, üzerine yılların tortusu birikmiş sesi ve tarifsiz yorumuyla, "sendelesen bile bazı yürümek var ya" diye başlar ve ben orada takılıp kalırım. "ömrüm" deyişini duyarım bir ara. kapıda durmuş gidenin peşi sıra bakarken, o duygudan nasılsa sıyrılmış birisi kolunuza dokunur da sözle ya da sözsüz "hadi içeri girelim" der ya, tam da budur o "ömrüm".
*: cem karaca, ömrüm
4 yorum:
Sevgili Vnf, bence şarkının ikinci cümlesi daha iyi. ''Oh ne rahat deyiverip yayılmak varken'' rahatlığına geç. Yazdıklarından çok pişmanlıkların varmış hatta bunlar da sırf inadından ya da gururundan olmuş izlenimine kapılıyorum. Kimbilir belki de gerçekte evli barklı çocuklusundur ve herşey hayal ürünüdür :)
elbette her şey hayal ürünü olabilir. tıpkı, iki çocuk annesi ve yaşı otuz beşe yaklaşırken üçüncüsüne hamile olan bir kadın olabileceğim gibi.
ama kesin olan şu; ben şenlikli ve mutlu bir adamım. sadece ne zaman bir şey anlatmaya kalksam kelimelerim duygusal akorlara basıyor. hepsi bu.
bugün doğum günüm. sabah tam olarak okudum bu yazıyı. oturdum surei leyl dinledim.
sonra şiiri kendi sesinden özel'in.
ve karacanın her ömrüm deyişinde o kapıdan çıkıp gidene, onun ardından bakana, o bakanın omzuna dokunana baktım. hepsine ...
kaç parça daha çıkar bu kumaştan.
neye yarar benim ömrüm diyerek uyandım bu güne.
başından başlamak mümkün mü , istermiydim mümkün olsa daha farklı okurmuydum bilmiyorum.
bilmediğim şeylerden kurduğum mağrama gitmeden önce yazmak istedim. ruhunuzu seviyorum ve onun kendi hikayesini anlatırken kendi ruhuma katmaya çalıştıklarımı. karanlık cümleler kurmak istemesemde parlak bir geçmiş değil geride kalan ve 42 den sonrası yorgun bir bedene ufukta ne var kör...
geriye kalanla ne yaparım bilmiyorum. umarım vuslatı muhal hasretim derdim artar.
selam sevgi dua .
selamınızı aldım. sevgi ve duanızı da. ama daha çok dua isterim. çünkü bilirim, hayatımda yolunda giden ne varsa kendimden değil benim için dua edenlerdendir.
bilemediğim bir sebepten yorumunuzu geç gördüm. yine de mutlu bir yaş dilerim. kimseler üzmesin sizi.
"neye yarar benim ömrüm" sorusu ise benim olsun. arada ben de kullanırım.
geride kalanla ne yapacağınızı ise iyi biliyorum: çok şey...
Yorum Gönder