17 Ocak 2017 Salı

huzursuzluğun kitabı

fernado pessoa'nın "gündüzleri bir kumaş mağazasında çalışan, geceleri yağmurun sesinde, ayak seslerinde yalnızlığını duyumsayan" bernardo soares'i giyinerek yazdığı huzursuzluğun kitabı'nın türkçe çevirisi saadet özen tarafından yapılmış, ilk defa iki bin altı yılında yayınlanmıştı.

fernando pessoa'nın "pessoa" adındaki bir lokantada tanıştığı ve ona edebi tasarılarını ve düşlerini anlatan bernardo soares adlı bir şahıs(!) tarafından yazılan bu kitap, o günlerde bir çok "huzursuz" bünyeye iyi gelmiş, hem can yayınları hem çevirmen büyük sevap kazanmıştı.

*

yaklaşık on yıl sonra, geçtiğimiz günlerde çevirmen saadet özen, twitter üzerinden kendisine yöneltilen bir soru üzerine (soru, sadece bu soruyu sormak ve bu açıklamaya zemin hazırlamak için açılan bir hesaptan gelmiş bana kalırsa) zincirleme tivitlerle (bu bile blog dünyasının ferahlığını anlamak için yeter sebep) kitabın bu yıl sonunda yayınlanacak, gözden geçirilmiş yeni baskısı hakkında açıklama yaptı:

"hazır soru gelmişken, huzursuzluğun kitabı hakkında bir- iki şey söylemek istiyorum. bu kitabın çevirisini iki bin altıda bitirmiştim. pessoa'yı bilenler meselenin çok karışık olduğunu bilir. fernando pessoa kendi adıyla pek az metne imza atmıştı. müstakil bir hayat hikâyesi, edebi üslubu olan "kimlikler" (heteronimler) yaratmış, bu kimliklerin ağzından yazmıştı. bu metinlerin çoğu ölümünden sonra bir sandıktan çıktı. huzursuzluğun kitabı dağınık halde, f. pessoa'nın ölümünden sonra bulundu. bazı sayfaların aynı metne ait olduğuna editörler çoğunun başındaki "L.D." (livro do desassossego) ibaresine bakarak karar verdiler. konuyla bağlantılı sayılan bazı başka metinleri de kitaba dahil ettiler. bu işte en çok adı bilinen editör r. zenith'dir. ben metni temel olarak fransızca çevirisinden çevirmiş, portekizce ve ingilizce metinlerden kontrol etmiştim. aradan geçen zamanda pessoa metinlerini farklı derleyen yeni editörler oldu. huzursuzluğun kitabı da yeniden derlendi. hatta kitabın iki "kimliğin" ürünü olabileceği bile düşünülüyor. iki bin altıdan bu yana benim dilim ve kavrayışım da değişti. bu nedenle, bu kez yeni portekizce derlemelere dayanarak metin üzerinde tekrar çalışmaya başladım. bu yeni çeviri henüz yayınlanmadı. umarım iki bin on yedinin sonuna doğru çıkacak. huzursuzluğun kitabı'nın kaderi değişmekse çevirisi de değişmeli diye düşünüyorum. kısacası, yeni çeviri üzerinde hâlâ çalışıyorum. bugüne kadar iki bin altıda çıkan çeviriyi okudunuz, okuyorsunuz, sevabı ve günahıyla. yeni çevirinin az çok farklı olacağı kesin, ama daha iyi olacak diye bir şey yok. huzursuzluğun kitabı'nın kaderi bu olduğu için yapıyorum."

*

"yeniden çeviri"lerin ticari olmakla nam saldığı bir ortamda şüphe duymamak imkansız. (bunu yeniden okuma arzusunu bahane ederek behzat ç.'nin onuncu yıl özel baskısını koşa koşa gidip almış birisi olarak söylüyor olmam da ayrı bir konu) her ne kadar ilk çeviriyi sevmiş olsam da doğru kitabı okumak beni mutlu eder. üstüne üstlük yeni çevirinin, fransızca gibi ikinci bir dil üzerinden değil ana kaynağından, portekizceden yapılıyor olması da var.

belki de en doğrusu saadet özen'nin ilk çeviriye yazdığı önsözün son cümlesini anmak: huzursuzluğun kitabı aynı zamanda bir edebiyatçının ulaşmak istediği yapıtla kağıda dökebildiklerinin arasındaki mesafedir de; hayal edilenin soluk, titrek bir sureti, gölgesi olarak kalmaya, kusurlu olmaya mahkumdur; tıpkı bütün kitaplar ve bütün çeviriler gibi...

şimdi iki bin on yedi sonunu bekleyebiliriz.

merkezüs: https://twitter.com/zen_saadet/status/820235733977931776

Hiç yorum yok: