1 Kasım 2016 Salı

okunmamış bir dostoyevski

alışkanlık ve ritüeller her insanın kaçınılmaz yazgısı. ve bunun için yaşlı olmak gerekmiyor.

evet, alışkanlık ve ritüellerim var ama henüz yaşlanmadım. sadece büyüdüm. ne zaman merdivenleri koşarak çıkmayı bırakırsam, o zaman yaşlanmış olacağım.

bunlardan biri de, her kasım dostoyevski okumaktır. sözlüklerde kasım için "dostoyevski okumadan geçilemeyen günler" der. en azından içimin sözlüğünde.

dostoyevski külliyatını uzun bir süre önce hatmettiğim için de o günden bu yana her sene bir kitabı yeniden okuyorum. hatta karamazov kardeşler en çok tekrar ettiğim kitaplar listesinde küçük prens, guliver'in seyahatları ve fransız teğmenin kadını'ndan sonra dördüncü sıradadır.

üç yıl önce yeniden okunma sırası budala'daydı. dünyanın bütün yükünü sırtında taşıyan, tanrının insan ve melek arasında arafta bıraktığı mişkin'in hikâyesini yeniden okumuş, yıllar evvel hissettiklerimin değişmediğini görmüştüm: tamam, çok kıymetli ama biraz abartılıyor sanki.

sonra da, yıllar evvel hem çevirisi iyi hem ucuz diye milli eğitim yayınları'ndan aldığım iki cildi son dönemde okuduğum kitapların üzerine koydum. çünkü, okuduğum kitaplarla kitaplığın raflarına girene kadar bir süre daha sevişmeye devam ederiz.

o iki cilt orada beklerken, nasıl oldu bilmiyorum, içimde bir şüphe büyüdü ve internete girip kitabın sayfa sayısına baktım. sonuç: benim okuduğum o iki cilt olsa olsa yarıya tekabül ediyordu.

açıkçası çok şaşırdım. hem yıllardır budala'yı eksik bilmeme hem bunu daha önce fark etmemiş olmaya.

bir kaç gün sonraydı. bu durumu yanında kendimle rahat rahat dalga geçebildiğim bir arkadaşıma anlattım. verdiği cevapla hem güldüm hem ne kadar şanslı olduğumu anladım: "ne güzel işte. okunmamış bir dostoyevskin olmuş."

bilmem siz de güldünüz mü? eğer yeterince gülmediğinizi düşünüyorsanız, üç yıl önce 'budala öncesi' yazdığım yazıyı okuyun bir de. en azından sonunu...

2 yorum:

MariPoSa dedi ki...

ahahah aynısı bende de olmuştu hangi kitaptı hatırlamıyorum yine bi klasikti benim de lise zamanlarında okudum sanıyordum meğersem eksikmiş :)

her aya özel var mı yazar ?

verbumnonfacta dedi ki...

ben de tıpkı sizin gibi gülmüştüm. ama ağlamaktan iyidir.

başka bir ay için başka bir yazar yok. sadece her doğum günümde sabah erkenden uyanır, küçük prens okurum.

ama bu yazıyı yazarken haziran ayında john fowles'ın büyücü'sünü yeniden okumaya karar verdim.