sevgili ze.,
bugün on bir kasım: leonard cohen öldü.
şair ve şarkıcı "ufak tefek montréalli yahudi delikanlısı" artık yok. kalabalığa sırtını döndü ve çekti gitti.
yenilgilerdeki en büyük ortağımız, bir persona yaratıp onun duygularını yazmaktansa olay yerinden bildiren muhabir gibi yazan ve anlatan ve söyleyen baştan ayağa kalp ve duygu dolu "ladies man", "siz nereden bileceksiniz" dediği "onca yalnız geceyi ve gündüzü" arkasında bırakıp gitti.
bugün on bir kasım: leonard cohen öldü.
bir süredir benim için bu tarz ölüm haberleri ikiye ayrılıyor. ya üzüyor beni ya da yaşlandığımı hissediyorum.
şu an hem üzgünüm hem yaşlandığımı hissediyorum.
bugün on bir kasım: leonard cohen öldü.
sabah twitterda adını ve yanında muhtemelen şarkılarından birini işaret eden linki görünce, "sabah sabah cohen olur mu?" demiştim. çünkü, öyle her güne cohen dinleyerek başlayamazsınız. o dükkanı açan değil, sandalyeleri ters çevirip masaların üzerine kaldırdıktan sonra dükkanı süpüren, mesaisi bittiği için rahatlamış ve mutlu, fonda efkarlı bir şarkı son sigarasını içtikten sonra ıssız sokakları yürüyerek evine dönen ve tüm yorgunluğuna rağmen ancak gün doğumuna doğru uyuyabilen elemanlar gibidir.
şarkıyı dinlerken whatsappten aldım haberi: "leonard cohen ölmüş". içim acıdı. demek herhangi bir gün değilmiş.
bugün on bir kasım: leonard cohen öldü.
son bir kaç gündür budala okuyorum. şu an fonda famuos blue raincoat çalıyor. her zaman kendi hikâyesini anlattığını bilmesem, bu şarkıyı yazdığı sırada onun da budala okuduğunu iddia edebilirdim. bir süreliğine mişkin olduğunu, mektup-şarkıyı ragojin'e yazdığını, bütün bunlara sebep olanın da jane değil nastasya filippovna olduğunu.
bugün on bir kasım: leonard cohen öldü.
saat sabahın dördü değil, aralığın sonu, new york da... ama hava soğuk. bana sadece "boyun atkısı" değil, eldiven de gerek galiba. çünkü, turgut uyar kadar ben de "bilirim bir kışa hazırlanmayı".
bu defa nina persson söylüyor. famuos blue raincoat dinliyorum.
ve şarkıdaki gibi bitiriyorum.
"sincerely,
l.cohen"
bugün on bir kasım: leonard cohen öldü.
şair ve şarkıcı "ufak tefek montréalli yahudi delikanlısı" artık yok. kalabalığa sırtını döndü ve çekti gitti.
yenilgilerdeki en büyük ortağımız, bir persona yaratıp onun duygularını yazmaktansa olay yerinden bildiren muhabir gibi yazan ve anlatan ve söyleyen baştan ayağa kalp ve duygu dolu "ladies man", "siz nereden bileceksiniz" dediği "onca yalnız geceyi ve gündüzü" arkasında bırakıp gitti.
bugün on bir kasım: leonard cohen öldü.
bir süredir benim için bu tarz ölüm haberleri ikiye ayrılıyor. ya üzüyor beni ya da yaşlandığımı hissediyorum.
şu an hem üzgünüm hem yaşlandığımı hissediyorum.
bugün on bir kasım: leonard cohen öldü.
sabah twitterda adını ve yanında muhtemelen şarkılarından birini işaret eden linki görünce, "sabah sabah cohen olur mu?" demiştim. çünkü, öyle her güne cohen dinleyerek başlayamazsınız. o dükkanı açan değil, sandalyeleri ters çevirip masaların üzerine kaldırdıktan sonra dükkanı süpüren, mesaisi bittiği için rahatlamış ve mutlu, fonda efkarlı bir şarkı son sigarasını içtikten sonra ıssız sokakları yürüyerek evine dönen ve tüm yorgunluğuna rağmen ancak gün doğumuna doğru uyuyabilen elemanlar gibidir.
şarkıyı dinlerken whatsappten aldım haberi: "leonard cohen ölmüş". içim acıdı. demek herhangi bir gün değilmiş.
bugün on bir kasım: leonard cohen öldü.
son bir kaç gündür budala okuyorum. şu an fonda famuos blue raincoat çalıyor. her zaman kendi hikâyesini anlattığını bilmesem, bu şarkıyı yazdığı sırada onun da budala okuduğunu iddia edebilirdim. bir süreliğine mişkin olduğunu, mektup-şarkıyı ragojin'e yazdığını, bütün bunlara sebep olanın da jane değil nastasya filippovna olduğunu.
bugün on bir kasım: leonard cohen öldü.
saat sabahın dördü değil, aralığın sonu, new york da... ama hava soğuk. bana sadece "boyun atkısı" değil, eldiven de gerek galiba. çünkü, turgut uyar kadar ben de "bilirim bir kışa hazırlanmayı".
bu defa nina persson söylüyor. famuos blue raincoat dinliyorum.
ve şarkıdaki gibi bitiriyorum.
"sincerely,
l.cohen"
5 yorum:
Her şarkı her zaman her yerde dinlenmez derim çevremdekilere anlatamam çoğu zaman ama siz cohen'i o kadar iyi anlatmışsınız ki keşke bir veda yazısından öte yeni bir albüm haberi olsaydı başrolde ..
ben de instagramda ilk cohen şarkısını paylaşan birine ''ne yazık ki istanbulda ki konserine son anda gidememiştim, bir daha gelir mi meçhul '' yazmıştım o da gelemez büyük ihtimal yazmış. niye böyle yazdı diye düşünürken ardarda haberleri gördüm sonrasında. gerçek bir ozandı, kalplerimize değdi doğrudan. üzülmemek imkansız.
Budala ise 13-14 yaşlarında okuduğum ilk dostoyevski kitabı. ne hissettim, ne düşündüm bitince , fazla hatırlamıyorum. Şu yaşlarımda tekrar okumam lazım. diğer taraftan da okunacak o kadar çok kitapta var ki. Hangi biri?
@mariposa,
"very best of l.cohen" haberine dönüştü ama. hangimiz eski şarkıların tozunu almadık ki? sevdiklerimiz, hatırası olanlar, istisnasız güzeller...
@buket,
bir kaç yıl önce bile isteye bir "l.cohen" konserini ıskalamıştım. büyü bozulmasından korkmuştum. evet, şairdi. kalbimize sadece temas etmedi bence. çoğu zaman avucuna aldı. ama şuna seviniyorum: çok güzel yaşlandı.
budala'yı nasıl bir huzurla okuyorum anlatamam. dostoyevski romanı olmasının ötesinde, yavaşlığı ile müthiş bir huzur verdi bana. bu huzur tıpkı yazın sonlarına doğru usul usul akan ırmaklar gibi.
kendi adıma sınırlı zamanım kaldığını bilsem. bir ay mesela. eğer okursam yeni kitap okumak yerine eski okumalarda içimde yer etmiş kitaplardan bir kaçını okurdum.
Seeing is believing ...
Kasım hüzündür ...hiç değişmedi
hayat hüzünlü. kasım güzel. dikkatli bakarsanız "l.cohen"in ölümü hiçbir şey.
Yorum Gönder