"eğer yemyeşil ağaçlar cennetse! rengârenk ve huzurlu evler ve mabetler cennetse! en önemlisi, meleklerin yaşadığı yer, o masmavi ve engin deniz kadar güzelse! cennet asla kaybolmazdı. top nişângâhının başındaki yüzbaşı almaşov buna şahitti. çünkü kobalt mavisi denizin çok ama çok açıklarından o şirin trabzon, kıyıda demirlemiş, her biri aşağı yukarı ikişer grostonluk dört paslı sefînesi ile, mazı ve akçaağaçlar içinde âdeta kaybolan fâtih câmii ve çevresindeki, her biri mütevâzı birer mimârî şâheseri olan küçük evler ile, başta zağnos paşa'nınki olmak üzere taş köprüleri ve nice câmi ile, küçük ayvasıl kilisesi, hükümet binaları, konaklar, kâşâneler ve semâda uçan martılar ile, evet! işte bu hâli ile trabzon o sabah yağmur sonrası, karadeniz açıklarından bir sulh, sefâ ve selâmet şehri olarak âdeta cennet gibi görünüyordu."*
*: ihsan oktay anar, yedinci gün
*: ihsan oktay anar, yedinci gün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder