3 Aralık 2015 Perşembe

kısa kısa - on dokuz

* şarkımız yunus bülbül'den geliyor: kışlık sevgilim...

* n'aparsınız, "winter is coming".

* onu "içtikçe artan susuzluk" diye tarif ediyorum ben.

* eğitimli bir mesleğin sağladığı ya da sağlayacağı güvenceye toplum olarak düşkünlüğümüz yüzünden sevmediği işlerde çalışan mutsuz bireylerle dolu etrafımız.

* selçuk gitti, ortasından sıkılmış diş macunu kaldı yadigar.

* amele yanığı: omuz ile dirsek arasında. telefon muhafazasının izi.

* edward said'in naipaul hakkında kullandığı "durmadan kendi kendini tekrar eden bir formül haline getirilmiş zihinsel bir intihar" ifadesi biraz değiştirilerek murat menteş için de kullanılabilir: kendini tekrar eden bir formül haline getirilmiş yazınsal yetenek...

* mezartaşı yazısı: "peki elde ettin mi bu hayattan istediklerini yine de / ettim. / peki ne istemiştin? / sevilen biri oldum diyebilmek, / sevildiğimi hissedebilmek yeryüzünde."

* kimin olacak? raymond carver'ın.

* "ben çok yoruldum. sanırım, artık eve döneceğim." diyen forrest gump gibi.

* sehven "sehven" yerine "sevhen" yazıyormuşum yıllardır. telefonun kelime tamamlayıcısı sayesinde öğrendim. teşekkürler teknoloji.

* son zamanlardaki hiçbir ölüm beni ankaralı namık'ın vefatı kadar üzmedi. hayır, dinlediğim için değil. ama "kısa kısa"ların bu durumda tartışılmaz bir etkisi var.

* internetin derinliklerinde karşıma çıkan ve kimden olduğunu bilmediğim ama altına imzamı rahatlıkla atabileceğim bir paragraf: "gereksiz ihtiyaçlardan oluşan koca bir dağ yarattık. bir şeyler satın alıyoruz sonra çöpe atıyoruz. aslında boşa harcadığımız şey hayatlarımız. bir şeyler satın aldığımda veya siz aldığınızda ödemeyi parayla yapmıyoruz. ödemeyi yaşamımızdan, para kazanmak için harcadığımız zamanla yapıyoruz. aradaki fark ise şu hayatı satın alamazsınız, hayat geçip gider."

* tam burada araya bir reklam almak isterim. darüşşafaka için: olmasa da olur.

* amerika açık yani us open başlamadan önce dört tane soru sormuştum. dördünün cevabı da "hayır".

* çoluk çocukla muhatap olmuyorum.

* gerçekten. üstelik bunun muhatabımın yaşıyla bir ilgisi yok.

* us open'da erkekler ayağını, finalde "iyi aile çocuğu" federer ve "arthur ashe seyircisi"ni üç-bir'le geçen "küstah sırp" djokovic kazandı. finali izleyen seyircinin federer'e desteği muazzamdı. bunun,-söz gelimi wimbledon'da heather watson'a verilen destek- ile karıştırılmaması gerektiğini mert ertunga güzel yazdı.

* aynı ikili, londra'da yapılan sezon sonu turnuvası'nın finalinde bir defa daha karşılaştı. federer rakibini grup aşamasında yense de final maçından galip çıkarak unvanını koruyan djokoviç oldu.

* us open kadınlar ayağını takip edenler, bu yüz yılın en büyük tenis sürprizine şahit oldular. çünkü herkes serana williams'ın belki de en çok sevdiği turnuva olan us open'da elini kolunu sallayarak şampiyon olmasını ve grand slam yapmasını bekliyordu ama olmadı. üstelik finali sürpriz iki isim, veteran(!) italyan tenisçiler flavia pennetta ile roberta vinci oynadı. dünya sıralamasında yirmi altıncı olan pennetta kırk üçüncü sıradaki rakibini iki-sıfırla geçip ilk grand slam zaferine ulaştı. ve ödül töreninde, aktif tenis kariyerini sezon sonunda noktalayacağını söyleyerek selçuk'un kalbini kırdı.

* singapur'da düzenlenen ve serena williams'ın sakatlığı yüzünden katılmadığı sezon sonu turnuvasını ise petra kivitova'yı iki-birle geçen agnieszka radwanska kazandı.

* bir boşluğu doldurma çabasında eylem de eylemsizlik kadar sonuçsuz kalabilir. ya da tam tersi. eylemsizlik eylemin bizzat kendisi olabilir.

* "kurmak bize düştü, bu kalbi sökülmüş çağı. (osman sarı)"

* baharı saklayamayız ama doya doya yaşayabiliriz, diyenler var.

* "niye hep çok önemli bir şey varmış gibi geliyor da bana, sonradan hiçbir şey olmuyor? neden kalbim ağrımaya başlıyor? (andrey platonov, can)"

* bir kız ve bir oğlu var ve adları leyla ve yûsuf değil. sırf bu yüzden cehennemde yanacaksınız.

* çocuklarınız için tuttuğunuz defterlerin adının yûsuf defteri ve leyla defteri olduğunu bir düşünsenize. muhteşem...

* sevgili ibrahim tenekeci köşe yazılarının birinde hasan ali yücel'den alıntılıyor: "ahlak, bencilliğin bittiği yerden başlar. hayat bilânçosunu kendinden başkasını hesaba katmaksızın yapmış olanlarda ahlak hanesi aranmamalıdır."

* ve bir de hatırlatma yapıyor: göz, kendiden başka herkesi görürmüş.

* bir bloggerın twitterla imtihanı: takımdan ayrı düz koşu...

6 yorum:

p.i dedi ki...

Murat Menteş'le ilgili aynı şeyi düşünmekteyim.

elbette mantıklı bir açıklaması vardır;göz neden kendisini görmez.ilk önce kendimizi görüp ,sonra başkasını görebilmeliydik.( mi?)

twitter mi? peki.

verbumnonfacta dedi ki...

bu benim ilk twitter tecrübem değil. daha evvel başka bir müstearla o sokakta bir süre dolaştım. kaldı ki, şimdilik tecrübe de sayılmaz. takımla çalışmaya ne zaman başlarım bilmiyorum.

ama "kısa kısa"ların yükünü birikmeden atmak için iyi bir yöntem gibi görünüyor.

burada, woody allen'dan alıntılamayı çok sevdiğim bir cümleyi söylemek isterim: kişi odanın bir köşesinde dururken aniden öbür köşeye geçip kendine oradan bakmalı.

pelinpembesi dedi ki...

oleeyy!!
kısa kısa zamanı :)
twitter tamam da aslında ben instagramda olmanı isterdim
vbf. yazma gücün kadar çekimlerinin de bakış açının da harika olacağını
düşünüyorum.

verbumnonfacta dedi ki...

coşkunuz ne güzel. buraya da bulaştı.

"kısa kısa"ları ben de seviyorum ama mesafesi belirsiz. söz gelimi, selçuk yaz sonunda gitti. ve o diş macunu biteli çok oluyor.

benim instagram sayfam bulutlarla dolu olurdu.

Adsız dedi ki...

"bahari saklayamayiz ama doya doya yasayabiliriz" bir 'niloya" repligi midir desem, butun bolumlerini ezberledigim cok mu belli olur.. (: imza: iki cocuk annesi

verbumnonfacta dedi ki...

uzun zamandır bu kadar güzel ve çok gülmemiştim. öyle ki, ne bir tane "iki nokta üst üste"den sonra onlarca "kapa(n) parantez" ne de ellerimin klavye üzerinde gelişi güzel dolaşması ifade edebilir bunu.

niloya cümlesiymiş gerçekten de. olsun, ben onu bahara dair sevdiğim cümlelerin yanına koydum bile: "bir bahar daha olduğunu biliyorsun (çok eski bir filmden)" ile "yine gelir bahar. (saramago'dan)"ın yanına.

imzanızdaki "iki çocuk'u nasıl kıskandım bir bilseniz. elimde olmadan bir kız bir erkek olduklarını hayal ediyorum. ve adlarının leyla ile yûsuf olduğunu... eğer öyle değilse başınıza neler geleceğini yukarıda zaten yazmıştım.