1 Temmuz 2014 Salı

nightcall*

tekrar değil ısrar...

bu sözüm herkese değil, "bu konuyu daha önce işlemiştik," diyecek güçlü hafızalara. üstelik bu defa kavinsky'den değil london grammar'dan.

üstelik tavanında yıldızlar danseden odalar artık yok. gece yarıları, gece yarısı telefonları yok. "kız öldü," kız yok. biraz daha yaşlı bir adam var. kendi içine bir kaç adım daha yaklaşmış, smokin ya da takım elbise artığı beyaz gömlek ve siyah pantolonla şehrin caddelerini dolaşan bir adam... ayakları çıplak.

*london grammar, nightcall

4 yorum:

Adsız dedi ki...

'yok'tan var edene sonsuz şükür..

verbumnonfacta dedi ki...

demek, "yok"luğun "var"lık teminatı, "var"lık için ispat olduğunu bilenlerdensiniz.

peki, tıpkı ona katlanan bir marangoz metresi gibi hem ölçen hem ölçülen olmak nasıl bir şeydir?

Adsız dedi ki...

sorunuzun bayım, cevabı bana aşikâr değil ne yazık ki..
yinede şarkı, sizde de koşma isteği uyandırıyor mu..

verbumnonfacta dedi ki...

"ölçen" ve "ölçülen" bahsine bir gün yeniden döneriz elbet.

şarkının bende de koşma arzusu uyandırdığı doğru. ama iki bedenin çarpışmasıyla son bulacak bir koşmak. yoksa kapı gıcırtısına oynayan gelinler gibiyimdir ben. en ufak ritme koşarım.

ama en çok deli kulaçlarla yüzme arzusu veriyor. bir havuzun kulvarlarından birinde yüksek tempoyla. başınızı suya gömdüğünüzde kalbinizi duyacak kadar deli.