6 Şubat 2013 Çarşamba

nefretin aşk hâlleri

güncel türkçe sözlük arapça kökenli "nefret" için, "bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu," diyor ve bir çıkma yaptıktan sonra ekliyor: "tiksinme, tiksinti".

aynı "nefret", konu aşk olduğunda ise sözlüklerin işaret ettiğinden başka anlamlara bürünüverir. hem de iki ayrı yerde toplam üç defa...

*

birinci yer: aşk devam ederken, aşkın herhangi bir anında... buna "aşk güzergâhında nefret sapağı" da diyebiliriz.

daima yanımızda olsun, hiç susmasın hep konuşsun ve bir şeyler anlatsın, hep sussun ve bir şeyler anlatsın, kocaman gülümsesin, anne anne baksın, kirpikleri uçuşsun, filmin orasını ya da kitabın o satırını o da görsün, başımızı dizine yaslayalım isteriz... ama yoktur!..

"geri zekalı neden burada değilsin," mesajları atılıp, "senden nefret ediyorum," telefonları açılır. ne çok sever, ne çok özlersiniz.

evet, çok aşıksınız...

ikinci yer: aşkın son-ucunda karşımıza çıkar. buna da "aşk güzergâhında nefret  çıkmazı" diyelim...

bitti denildiğinde bit(e)meyenlerdendir aşk. biliriz... bilirsiniz... herkes bilir...

gizliden gizliye hükmünü sürdüren duygular gün gelir  "nefret"in kalın duvarına çarpar. biz farketmeden akan bir yeraltı ırmağı rastladığı boşlukta göle durmuştur.

burada duyulan "nefret" iki anlama gelir.

ilk olarak, "aşk"ı onaylar... anlarız ki, gerçekten aşık olmuşuz. çok sevmişiz o "geri zekalı"yı.

ikinci anlamı ise, "aşk" artık ve kesin olarak bitmiştir... ve biten aşk yerini, onunla boy ölçüşebilecek tek duyguya bırakmıştır.

Hiç yorum yok: