8 Kasım 2010 Pazartesi

suç ve ceza ve sardunyalar ve tüller

yo, hayır. değişmedim, değişmiyorum.

söze "dostoyevski" diyerek başladıktan sonra "suç ve ceza" diye devam edenlerden hâlâ köşe bucak kaçıyorum.

hâlâ kahramanı raskolnikov olan bir romanı sevebileceğimi sanmıyorum.

benim için en büyük dostoyevski romanı hâlâ karamazov kardeşler.

bir kaç hafta önce kasım ayını düşünürken aklımdan ilk geçen yine karamazov kardeşlerdi. ama farkettim ki neredeyse ezbere biliyorum. üstelik elim murat belge'nin önsözünü yazdığı ve iki bin iki yazının hatırasıyla yüklü iletişim baskısı suç ve cezaya gitti.

belki "aradan geçen yıllar içinde kitap aynı kalırken okur bambaşka bir insana dönüştüğünden bu ikinci okuma yeni bir okuma anlamına gelir," diyen italo calvino haklıdır ve üzerine süveter ya da yelek giymese de son günlerde gömlek giymeyi tercih eden bu adama raskolnikov'un söylecekleri vardır.

aşağıda da görüldüğü gibi.

*

raskolnikov, kendini bir roman kahramanından fazlası yapacak olan cinayetini mükemmelleştirmek gayesiyle saha çalışması yapmak için "arka kapağında kabartma bir yerküresi" bulunan "eski, yassı, gümüş" cep saatini tefeci alyona ivanova'nın evine rehin bırakmaya gittiğinde girdiği küçük odanın "pencerelerinde sardunyalar, tül perdeler" olduğunu ben de onunla birlikte farkettim.

şaşırdım. peşi sıra bu şaşkınlığıma şaşırdım. sanki, petersburg da olsa bir yaz günü başka türlüsü mümkün olabilirmiş gibi.

2 yorum:

seyyarat dedi ki...

Ben oyumu Kumarbaz'dan yana kullanıyorum. Her ne kadar bunun çok sağlıklı bir oylama olduğunu düşünmesem de. Çok uzun zaman oldu okuyalı hepsini ve sevdiğimi hatırlamak dışında bir şey kalmadı onlara dair.

verbumnonfacta dedi ki...

demek kumarbaz...
kendimi sınav soruları çalışmadığı yerden çıkan öğrenciler gibi hissettim. oysa ben neredeyse bütün kavgalarımı 'suç ve caza' cı tayfayla yaptım bugüne kadar.
belki de bu kasım bir fırsattır, 'karamazov kardeşler' i sevebilmek veya italo calvino' nun dediklerini test edebilmek için.