26 Kasım 2009 Perşembe

kıyamet senaryoları

bu yargı bütün filmler için geçerli olsada bazı filmleri bilgisayar ya da tv ekranına hapsederek izlemek daha da büyük bir hatadır. kıyameti müjdeleyen(!) 2012 yi istanbul'da olsaydım uygun bir salonda izler miydim bilmiyorum ama buralarda izlemeyeceğim kesin. yine de dergi ve gazetelerde hakkında yazılanları, hatta internette hakkında yapılmış bir kaç yorumu bile okudum.

genel kanı effectlerin iyi olduğu ama filmin beş para etmediği yönünde. bu şekilde düşünen arkadaşlara sormak istiyorum; ne bekliyordunuz ki?

sanki bu tür filmlere oyunculuk için gidilirmiş gibi.. effectler ve bilgisayar maharetleri için gidilir. geriye kalandan ise bir şey ummazsınız. bu nedenle de oyuncular çoğu kez adını ilk defa duyduğumuz isimler olur. eğer tanıdık bir isim görürseniz, o da stüdyonun 'bu işe çok para yatırıyoruz, bi keleğe gelmeyelim' diyerek, oyuncuya da gelecek seyirciyi hesaba katmasından başka bir şey değildir.

onun için bu tür filmlerde 'ama oyunculuk' diyerek kendinize güldürmeyin.

*

çocukluk günleri ve hatta gençliği benim gibi soğuk savaş günlerine denk gelenler için olası bir nükleer savaş kıyamet demekti. hatta uzak olduğu da söylenemezdi. derken, duvar yıkıldı, iyice paslanmış demir perde çöktü. büyük devletler mesailerini orta avrupa ve rusya'dan başka coğrafyalara kaydırdılar.

kıyameti bu defa yedi temmuz bin dokuz yüz doksan dokuz günü beklemeye başladık; çünkü, nostradamus hazretleri böyle buyurmuştu.

o olmayınca ilk durağımız tarihin iki bine evrileceği zamandı; başta bilgisayar ve internet olmak üzere topyekûn teknolojinin gazabı müthiş olacaktı. biliyorsunuz, son bir ümitle "daha bin yıl bitmedi, yani yüz yıl önümüzdeki yıl başlıyor," diyenler de çıkmıştı.

en son altı haziran iki bin altıdaydı umudumuz; üç tane altı rakamı yan yana gelecek ve bütün amacı adem'den bu yana insanoğluna her iki alemi de dar etmek olan şeytanın bazılarınca alamet-i farikası sayılan 666 meydana gelecek. bundan daha iyi işaret mi olurdu?

nihayet maya takvimi çıktı ortaya. eğer 2012 filminin reklam kampanyasına dahil değilse bu söylenti -ki holivud yapar bunu, biliriz- şimdilik umudumuz orada. bakalım ne olur?

*

peki nereden çıkıyor bu kıyamet arzusu?

gözleyebildiğimiz hayata baktığımızda her şeyin bir başlangıcı ya da doğumu var. sonra büyüme ya da gelişme. en nihayet ölüm ya da yok oluş. o halde mevcut dünyanın da bir sonu olmalı diye düşünüyoruz.

etrafımıza bakıyoruz ve ne varsa kötüye gidiyormuş gibi. o halde bu kötü gidişe birileri dur demeli. hem 'dibe vurmak' deyimini en çok son yıllarda duymuyor muyuz? belki de kıyamet iyi bir başlangıç olurdu.

ardından insanoğlunun bizzat sebep olduğu kötülükler: savaşlar, doğal felaketler, cinayetler, insan ve aile ilişkilerinin vardığı son nokta...evet, kesinlikle cezalandırılmayı hak ediyoruz.

bir de dünyanın yeni bir nizama ihtiyacı olduğunu düşünen bir grup var galiba: biz bu dünyayı hak etmiyoruz, daha iyi, daha zeki insanlar daha iyi bir dünyayı yeniden kursunlar... bunu anlamakta güçlük çekiyordum, ki "olası bir istanbul depremi belki de şans," diye düşündüğümü farkedene kadar. "böylece bir arabanın bile zor sığdığı sokaklar, kaldırıma yer olmayan caddeler, çarpık kentleşme ortadan kalkar. daha iyi bir alt yapı kurabilmek için fırsat doğar."

Hiç yorum yok: