evet, kız 'gitti'. ve genç bir adam kaldı geride. gidenin ardından, "bu gidişte benim payım var mı? varsa ne?" diye soran bir adam. bunun sorusunu ve azabını taşıyan bir adam. çünkü, böyle bir 'gidiş'in peşi sıra herkes suçlar kendini. en azından sorar: benim payım var mı, engel olabilir miydim?
bir de ben kaldım geride. cevabını arayan bir çok soruyla...
kızın arayıp tıraş bıçağı istemesinde bir gariplik yok; çünkü otelde verilen hizmetlerden biri bu. ama ya oğlana tutması için elini uzatmışsa.
kız oğlana sarılırken, "gitme" mi diyordu? yoksa bu ihtimali aklına dahi getirmeden paylaştıkları anlar için teşekkür mü ediyordu?
ya oğlan? neden "gitme, kal" demedi? dese, kız kalsa değişen bir şey olmayacağı için mi? yoksa kızı anladığı, kararına saygı duyduğu için mi?
görev bilinci baskın çıktığı ve görevinin gideni durdurmak değil gidişine saygı göstermek olduğunu hatırladığı için mi?
belki de, gitsin istedi. o gidebiliyorsa ben de gideyim.
peki, kız neden vaz geçmedi gitmekten? her şey değişmiş gibi olsa da bir süre sonra eski haline döneceği için mi?
*
ama cevabı bildiğim bir yer var. "açarken dikkat et, elini kesmeyesin." dediği yer.
o sevgiyi, o şefkati iyi bilirim işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder