yani bundan tam on üç yıl önce.
"söylenmemiş söz"lere, "bu yolun nereye gittiğini bilmiyorum. tıpkı gece karanlığında yol alan bir vasıtanın yolcusu gibi ancak farların aydınlattığı kadarını görebiliyorum. varmak ya da ulaşmanın boşluğu, aslolanın yolculuğun bizzat kendisi olduğu inancıyla tek bildiğim; gideceğim..." diyerek başlamıştım.
arada bir sürü şey oldu. güzellikler, iyilikler, acılar, çok korktuğum anlar, mutluluktan uçtuğum günler... ağladığım da oldu güldüğüm de. hem çoğaldım hem azaldım.
şimdi: on üç yıl sonra. sorsanız, yine aynı.
4 yorum:
daha nice onüçlere inşallah.
gözüm dünya ve olimpiyat şampiyonluğunda.
İyi ki burada 13 yıldır yazdınız vnf,
hep daim olsun. Sevdiğim bloglar hep yazsın, devam etsin istiyorum.
Hayalim birlikte yaşlanmak :)
gerçekten bilmiyorum. herhangi bir öngörüm yok bloga dair. keyif aldıkça buradayım.
ama hastane sıraları ve muayene bekleme odaları üzerine felsefik cümleler kurmak, gözlük kaybetme hikâyeleri anlatmak, "yakari bu akşam büyük oğluna kız istemeye gitti ama gelin adayı, olur da babası naz yaparsa, "vermeyip de ne yapacaksınız bizim oğlan sizin kızı çıtır çıtır yemiş" dememden korktuğu için beni bu özel gecede istememiş. neymiş? ben aileden değilmişim", "emekli hakim haluk beyi tavlada öyle bir yendim ki sitenin bütün kamelyaları çiçek açtı", "selçuk adisi bu yaşta hâlâ hayvan gibi yakışıklı", " bugün parkta ze.'yi gördüm. torununu gezdiriyordu. yakın gözlüğü de pek yakışmış kendisine. gözlüğünün üzerinden benden yana bakınca bir defa daha anladım gözlerinin görmeye muktedir olduğunu" tarzı yazılar yazmak istemiyorum.
Yorum Gönder