3 Ekim 2021 Pazar

uzak şehir kitapçıları

kitaplarla bunca yıldır devam eden dostluğumuza rağmen geç kaldığım, ihmal ettiğim bir sürü kitap oldu. ama çoğunu bir şekilde hallettim.

bunu yaparken sahaflara nadiren uğradım. ikinci el kitap düşkünlerinden değilim çünkü. açıklamaya yeter mi bilmem ama bir köşesi yamulmuş konserve tenekesine, kutusu yırtılmış diş macununa bile mesafeli yaklaşan bir yanım var. belki de, kendi kitaplarımın kaderini görüyorum o dükkanlarda. elimde olmadan, "kitapları seven bir çocuğum olmazsa hepsi yansın," diye dua ediyorum.

baskısı olan kitapları yeni baskılarından okumakta sakınca görmem. birinci baskısı da bir bana yüzüncüsü de. yeter ki altını çizerek okuyabileyim. üstelik, hepsi değilse de ilk baskıdaki hataları sonrakilerde düzelten yayıncılar var.

ama yeni baskısı yapılmayan ya da telif süresi dolmuş kitaplar da var listemde.

o kitapların bir çoğunu da uzak şehirlerin kitapçılarında buldum. kitapçı derken, kitap marketlerin ne kazanırsak kâr düsturuyla zircire eklediği halkayı kastetmiyorum tabiî ki. benim bahsettiğim, mülkiyeti tek bir kişiye ait dükkanlar.

çoğu zaman bir kaç ortakla başlarlar. çok geçmeden bırakın yeterince kârlı olmayı zarar edip durduğunu fark eden diğer ortaklar bir bahane bulup mevzudan uzaklaşmış, geriye okumayı çok seven, kitapları sevenlere özgü saflıkla herkesi öyle bilen, hem sevdiğim işi yaparım hem de para kazanırım diye düşünen o tek kişi kalmıştır.

"nöbette unutulan" bir kişi hep olur. kalenin yıkıntılarını birisinin beklemesi gerekir. "gölgesini kaybeden insan, gölgenin kendisine dönüşür."

kalbiyle düşünenlerdendir. hayatın acemisi, gündelik hayatın uzağında büyümüş, kitaplar her zaman en yakın arkadaşı olmuştur. vakti gelince evden kaçacak yazar olacaktır. bazan iyi yazarlar okuduğunda canı sıkılsa da okurların beklediği yazar olduğuna inancı tamdır. üniversiteye gidebilenlerin çoğu edebiyat okumuştur. basım masraflarını kendi karşıladığı, çoğunu eşe dosta dağıttığı bir kitabı vardır. kitapçı diye bahsettiğimiz dükkanın vergi dairesine yayınevi diye kayıtlı olduğu kesin, o yayınevinin bastığı tek kitabın da az önce bahsettiğimiz kitap olma ihtimali yüksektir.

ama allah için iyi okurdurlar. iyi okur oldukları için de iyi kitapları, iyi yazarları bilirler. herkesi kendileri gibi zannettikleri için de satılır diye raflara dizerler. ama satılmazlar. dükkan yavaş yavaş kırtasiyeye, okul kitapları dışında sattıkları tek kitap üniversite hazırlık kitaplarına evrilirken o kitaplar tozlandıkları raftan olan biteni seyrederler.

sonra biri gelir. okumayı seven biri. iş gezisinde de olabilir dost ziyaretinde de. belki evden kaçmıştır. ya da sevgilisi evden çıkıncaya kadar vakit öldürüyordur. ya da hayatının ancak yolda olmakla tahammül edebildiği bir döneminden geçiyordur.

nasıl yollar başladığı yerde biterse o da günün birinde evine döner. bir gece elindeki kitabı bitirir, uzak şehirlerdeki kitapçılar üzerine bir yazı yazar.


2 yorum:

pelinpembesi dedi ki...

Ah bu gerçek kitapkurtları da olmasaydı.O kitapçılar artık çok azaldı, ya devrin popüler kitaplarına ya da soru bankası kitaplarına yenildiler ne yazık ki. belki dediğin gibi kıyıda köşede unutulan bu kitaplar kaldıysa.

verbumnonfacta dedi ki...

onlar varlar... sadece hayallerini değil kollarını, kanatlarını da kıran bir dünyaya rağmen hem de. bu yöntemi siz de deneyin, gittiğiniz yerlerde onları bulun, isterim. kitaplar ise muhakkak vardır.

laf aramızda, benim listemde tek bir kitap var artık.