"romanı yazıp selim ileri'ye götürdüğüm zaman, bana, "maşallah siz genç yazarlar herhalde hepiniz birer dostoyevskisiniz," dedi, "bir kere yazıp okuyor ve getirecek cüreti bulabiliyorsunuz. bizim zamanımızda bu olmazdı." bu benim kulağıma küpe oldu. selim bey, o zaman mel'un'u yazmaktaydı. aynı romanı kusursuzluğa ulaştırabilmek için defalarca yazdığını gördüm. o gün romanı geri aldım. oturup bir daha yazdım. sonra bir daha... sonra bir daha. aynı romanı cümle cümle, biri daktiloda olmak üzere dört kez yazdım. her seferinde bir şeyleri değiştirdiğimi görmek, bunun olacağını bile bile, beni çok heyecanlandırıyor."
2 yorum:
Ne doğru demiş Selim İleri. Gençlerin her şeyde olduğu gibi yazma işinde de aceleciliğine, hemen sonuca ulaşma hevesine bağlamak gerek biraz da. Mel'un'da diğer kitapları gibi ne güzeldir. Hatta Doğan Hızlan Mel'un için ''anlayabilmek için bilgili okurun emeği gerekir''
demişti. Selim İleri en sevdiğim yazarlardan, tekrar tekrar okumak isterim kitaplarını.
bambaşka okuma güzergâhları yüzünden araya mesafe girse de selim ileri'yi ben de çok severim. sadece kaleminin gücünü değil üstelik. duyarlılıklarını, kalbini, nesneye bakışını... mel'un'u ise henüz okumadım. bu paslaşma vesile olsun.
özellikle sosyal medyada kitaplı insanları ve bu insanların çokluğunu gördükçe bu işin bu kadar kolay olması beni şaşırtıyor açıkçası. öyle ki, sanılanın aksine kitapsız olmak itibar sebebi sayılacak bu gidişle.
üstüne bir de, yaldızı kazıyıp o özgüvenin, mutluluğun ya da gururun arkasında, bir kitap için feda edilenleri, katlanılanları bilince yüksekçe bir yere çıkıp, "değmez" diyesim geliyor.
Yorum Gönder