17 Mayıs 2017 Çarşamba

yön

az önce çıktığı çok katlı binanın önünde yanı başında duran yalnızlığı görmemek için montunun yakasını kaldırdı, ellerini kot pantolonunun ceplerinde yok etti ve gecesini arayan akşamın üzerine yürüdü.

7 yorum:

Momentos dedi ki...

Ah sevilmeyen yalnızlıklar.. oysa iyidir

verbumnonfacta dedi ki...

"bir mecburiyet olarak yalnızlık"ı ayrı tutuyor olmalısınız.

Momentos dedi ki...

Hapis gibi mi mesela? Sürgün gibi ?.. Bunun dışında her ne olursa olsun yalnızlığım en iyisidir. Ancak ben istediğimde karışırım kalabalıklara. :)

verbumnonfacta dedi ki...

hapis ya da sürgün de listeye dahil olabilir ama benim işaret ettiğim farklıydı.

bazan telefonu elinize alır da arayacağınız, arayabileceğiniz, aramak istediğiniz bir isim bulamazsınız ya, işte o.

Momentos dedi ki...

Sanırım burda pes ediyorum, zira böyle bir durumda kalmadım. Bir çok isimden mada en fazla aradığım insan kendimim.

verbumnonfacta dedi ki...

gitmelisiniz.

Candan dedi ki...

içim dışım yara bere içindeyken, biri yanıma geldiğinde gülümsemeye devam ettiğim,
“iyiyim” yalanını söylediğimde hırkamın kollarını parmak uçlarına kadar çektiğimde kimsenin bunu fark etmediği,
kitaplara bile artık elimi sürmediğim (güzel anların hatırı kırılmasın diye),
battaniyemin en yakın dostum olduğu,
bir yanım günlük yaşamı olabildiğince doğal akışında sürdürüyor görünüyorken, içimi avutamadığım, içimde bambaşka bir hayat sürdürdüğüm,
yaşamanın küfür gibi ağır gelmeye başladığı zamanlarda...işte o zamanlarda “o tür”den bir yalnızlık yaşadığımı bilirim.
ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmaz.