6 Nisan 2016 Çarşamba

"sen ve ben. yani ikimiz..."

yıllar önce yollarımız kesişmiş, şimdi bundan konuşmamayı tercih etsek de galiba kalplerimiz temas etmişti. zaten üzerinde pek durmamıştım. çünkü o iş olmazdı. bulduğum ilk fırsatta, "yirmi beş ile otuz beş yaş arası bir kızla olmaz," dedim hatta.

baktım anlamıyor, bir gün bir mektup yazıp, "biliyorsun yaz tatili bitti ve bu sene üniversite sınavı var. dersane, okul, sınav derken başka şeylere ayıracak zaman bulacağımı sanmıyorum," dedim. bilmiyorum, gülmüş müdür? ama gerçekten yazdım.

yıllar çabuk geçti. ara sıra rastlaşıyoruz. geçenlerde artık otuz beşi devirdiğini ima edecek oldu. "sakın," dedim. "yorma beni. dertsiz başımıza dert almayalım şimdi."

anında, "ben o defteri kapatalı çok oldu," diye itiraz etti. üstelik yıllar önce, "hafız boşuna otuz beşi bekleme. o zaman benim yirmi yaşındaki kızlara bakma yaşım gelecek zaten. anlayacağın o zaman da şansın yok," demişim.

güldük tabii.

burayı okumaz ama yine de sorayım: "sen ve ben. yani ikimiz... olmaz! anladın mı olmaz!" demek için daha ne yapsaydım? ibrahim tatlıses'in bir kulunu çok sevdim için çektiği klibin ilk kırk saniyesini mi izletseydim?

Hiç yorum yok: