30 Kasım 2015 Pazartesi

dostoyevski ve kasım

kasım gelip geçti. tıpkı, şu geldi de geçti hayatlarımız gibi.

kasım ki, karşısında, "dostoyevski okunmadan geçilemeyen günler" yazar bazı sözlüklerde. hemen yanındaki boşluğa düşülmüş bir notla beraber: "kasım günleri ne kadarcıktır ki zaten."

*

annemin, bin dokuz yüz seksen eylülünde bir akşam üzeri, güneş berlinli evlerin çatılarını tutuşturmaya başlarken trenden inişini hilal'e anlattığımda, "tıpkı dostoyevski kahramanları gibi," demişti. peşi sıra, "dosto ne? o da kim? dostoyevski mi?" benzeri sorularla cehaletim ortalığa saçılmasın diye de üzerinden hiçbir zaman eksik olmayan zarafetiyle devam etti: "on dokuzuncu yüzyılda yaşamış bir rus yazar. hatta en sevdiğim yazardır. yazdıklarıyla insana ayna tutar. insan ruhunu onun aynasında seyretmeye bayılırım. kahramanları, bir seferden zaferle dönseler bile o zaferi ne yapacağını bilemeyen, her şeylerini kaybettikleri anlarda ise yaslanacak bir gurur sebebi inşa ederek ayakta duran insanlardır."

Hiç yorum yok: