16 Eylül 2015 Çarşamba

özel bir gün

insanlar ortak bir yanılgıyla günlerin herkes için olduğu sanırlar. oysa bazı günler yalnızca bir tek kişiye sunulmuş armağanlardır. o gün onun günüdür. öteki insanlar ise onun gününü kullanır, güneşin keyfini çıkartır ya da yağmurdan yakınırlar, ama o günün asıl sahibinin kim olduğunu hiçbir zaman bilmezler.

insan hangi günün kendisine nasip olacağını tam bilemez, hangi önemsiz ayrıntıyı tam olarak unutmayacağını da: bir üst geçidi mekan edinmiş konuşkan dilenciyi mi, yoksa altın orana vurulmuş pencerenin çerçevelediği şehir görüntüsünü mü? pikap iğneleri, su kıyısındaki bir duvarın üzerinde titreşen gün ışığı yansıması, kuzeyini arayan pusula iğnesi gibi titreşen kirpikler, reverans...

o gün bütün evren nasıl da iş birliği yapmıştır onun için. bütün trafik lambaları yeşile boyanmıştır. çektiğiniz her şut gol, vurduğunuz her top sayı olur. o şehre giden tek otobüsü tam otogar çıkışında, şoförü otogar kullanım bedelini ödemek için durduğu için yakalarsınız. geçemeyeceğiniz bir dersin sorularını görürsünüz; rüyanızda değil gerçekte. ev sahibi iki günlüğüne şehir dışına gidecektir, ev boş ve sizindir. merdivenlerde otomatik lambalar aniden susar, bir kadın kapıdan girer ya da taksiden iner. fireni sorunlu belediye otobüsü duraktan neredeyse yüz metre ileride durmayı başarabilir ancak; tam önünüzde. şehre yakari gelir. hangi cesaretle önüne yürüdüğünüzü bugün bile anlayamadığınız o kapının size açıldığını fark edersiniz. herkese kan kusturan bölüm sekreteri o gün gülümsüyordur. sertliğiyle nam ve korku salmış o komutan, "sizin orada demleme çay yoktur. gel de adam gibi çay içelim," der, göreni hayrete düşüren kocaman bir gülümsemeyle. "üç-sıfırdan dört-üç diyalektiğine giriş" diye bir ders olduğunu öğrenirsiniz. bazı kızlar çok güzel, allah büyüktür.

ve insan çoğu kez, yalnızca geriye baktığında kavrar o günün kendisine ait olduğunu, takvimin yaprağını koparıp buruşturarak masanın altına attıktan, üstündeki rakamı unuttuktan çok çok sonra anlar.

yaşarken de, bize ait olduğunu hissettiğimiz günler yok mudur? elbette vardır. kesinlikle vardır. öylesi günlerin akşamında aynaya bakar, "oğlum sen, bu kadar mutluluğu hak etmek için ne yaptın?" bile deriz.

1 yorum:

Hayal Kahvem dedi ki...

vnf,
masumiyet müzesi'nin ilk cümlesidir ya hani...
"hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum." der.
öyle işte.