24 Ocak 2015 Cumartesi

neriman*

altı üstü bir kaç sahnede var ama akıldan çıkmıyor işte.

çünkü o bir yangın. "suriçi'nin en büyük yangını"...

jilet ali, "yakarım allah canımı alsın," dediğinde "yak bakalım," deme cesareti boşuna değil. yangın olan hiç korkar mı alevden? en fazla bir süre harlanır. hepsi o.

suriçi'ne sığmaz olacağını herkes bilir. uzaklara gitmelidir. gidecektir de. ama jilet'in fazla ve boş bir iyimserlikle sandığı gibi dolmuşçuluk yaptığı minibüsle değil. minibüs bu; bildiğiniz dolmuş, teknoloji harikası milyon dolarlık minibüslerden değil. hele jeep hiç değil.

yıllar sonra uzaklarda rastlarız ona. zengin sofrasında. yanına bir tek jilet'in armağanı kolyeyi almış, karşılığında kırık bir kalple sakat bir ayak bırakmıştır. muhtemelen onsuz hayatına bir trafik kazasıyla başlamıştır jilet. ya da sadece "duvara karşı"dır.

günün birinde parmağındaki yüzüğü çıkartır, zengin sofrasından kalkar ve giyindiği hayatı soyunup mahalleye döner. ali'ye döner. "jilet" diye seslenir ama ali bakmaz. çünkü o yıllardır "topal"dır. en son "topal" diye çağırır. ki bu, "seni olduğun gibi kabul ediyorum, çünkü seni seviyorum" demektir.

ve "sana geldim, ayaklarına kapanmaya geldim"....


*:burak aksak, bana masal anlatma (2015)

5 yorum:

N.Narda dedi ki...

izlemiş kadar olduk.

verbumnonfacta dedi ki...

bu anlattığım filmin çok küçük bir parçası. olsa olsa yan öykülerden biri.

N.Narda dedi ki...

sahneyi.

Adsız dedi ki...

O nerimanla jiletin konustugu minibus sahnesinde arkada calisan muzigin adini bilennvarmi hani yakarim falan diyo ya orda

verbumnonfacta dedi ki...

malesef. o sahne beni çarpan bir sahne olmuştu ama fonda müzik çalıyor muydu onu bile hatırlamıyorum.