26 Ekim 2011 Çarşamba

160. kilometre

bir zamanlar, ruhun açlığını bedenin açlığından önce tuttuğu için olsa gerek, kitap için öğle yemeğinde vazgeçebilen birini tanımıştım. çok sevdiğim bir huyu vardı; dergilerden tanıdığı şairlerin kitap haberlerini takip eder ve çıkar çıkmaz alırdı. neden yaptığını soranlara ise, şairlik zor iş, derdi. kitaplarının okunduğunu, yalnız olmadıklarını görsünler istiyorum. yayınevlerine gelince, belki insafa gelir, şiirin para ettiğini düşünürler. eminim, şehre 'sadece bir kitap yayınlamış şairler kitaplığı' kurabilirdi.

ama burada ondan değil, nazım hikmet'e ait bir 'iyimserlik'ten ödünç aldıkları mısraların 'gaz'ıyla 'yüz altmış'ı gören bir avuç delikanlıdan bahsetmek istiyorum.

*

edebi şeyler’in ilk yayın dizisi olarak, ali özgür özkarcı ve ömer şişman tarafından kurulan 160.kilometre, şiir ve şiir üzerine metinler yayımlamayı planlıyor. zaten, çıkış bildirisi her şeyi anlatıyor:

"160.kilometre bir ‘edebi şeyler’ dizisidir. şiir ve şiir üzerine metinler yayımlar. şiirin okurla birlikte dışarı çıkması gerektiğine inanır. kitapları bu yüzden cep boyutundadır.

160.kilometre yeni arayışlar ve deneylerle şiirin dolaşımının hızlanacağını bilir. yalnızca bir yayın dizisi olmanın ötesinde, şiire ilişkin her türlü yenilikçi deneyime açık bir zemin olmayı hedefler."


*

kitapevi afişi de çok iyi. abdülgaffar el-hayati'nin sözlerini konuk eden ayrıntı ve "şehrin kötü çocuklarına" diyen altıkırkbeş'in ardından üçüncü sıraya yerleşti bile.

*

son olarak, düz yolda 'yüz altmış'ın kesmeyeceğini, başta ahmet güntan olmak üzere bütün şair arkadaşlardan en az 'iki yüz yirmi' beklediğimi söylemeliyim.

hepsinin de bahtı açık olsun.


merkez üs:http://160incikilometre.com/

2 yorum:

cecil dedi ki...

birhan keskin ne güzel söylemiş..
teşekkürler
notumu alıyorum hemen..

verbumnonfacta dedi ki...

ben asıl, nazım hikmet'in her şeye sebep olan dizelerini sevdim.

"...kim bilir/ ne harikûlâdedir/ 160 kilometre giderken öpüşmesi…"