5 Nisan 2011 Salı

kaza

söze karamazov kardeşler'in en cazip olanı dimitri'nin bir sandığın üzerinde uyuyakaldıktan sonra, uyandığında söylediği cümle ile başlayalım: "bir düş gördüm efendiler..."

*

yıldızlı bir gökyüzü. patlayan havai fişekler. suya düşen ışıltılar. belli ki bir kutlama.

kalabalık. tebessümlerden daha fazlası. kahkahalar, herkesin büyük bir mutluluktan nasibini aldığı bir topluluk.

bir köşede durmuş insanları seyrediyorum. topluluğun ortasında sürekli göz göze geldiğim, bakışlarımızın karşılaşmasından memnun ve memnuniyeti yüzünden belli bir kadın. gülümsüyor. onu gerçek hayatta tanımıyorum ama bu rüyanın içinde aramızda bir bağ olduğunu seziyorum. bakışlarımız her karşılaştığında içimde tarifsiz bir sıkıntı, yüzümde bunu saklayan bir ifade var.

sabah. belki de aynı gecenin sabahı. arabayı o kullanıyor. bazan benden yana bakıyor, bazan eli bir bahaneyle elime dokunuyor. içimde tarifsiz bir sıkıntı, yüzümde bunu saklayan bir ifade.

önümüzdeki otomobil aniden, sanki bir el dokunmuşçasına duruyor. o kısacık sürede durmanın ya da yana kaçmanın imkansızlığını anlıyorum. ona bakıyorum; o da anlamış. bakışlarımı öndeki otomobile çevirip, kaçınılmaz olan çarpışma anını bekliyorum.

sadece gürültü. sonrası yok. gözlerimi güneşin altında, yol kenarındaki bir çukurun dibinde açıyorum. kaza geliyor aklıma. zor da olsa çukurdan yola çıkmayı başarıyorum. kimseler yok. ama bir kaza olduğu belli. fren izinin bittiği yerde cam, plastik, metal parçaları.

tam o sırada önümde duran otomobilin şoförüne, neden bilmem, arabamın bozulduğunu ve belki bir benzin istasyonuna rastlarım diye yürüdüğümü söylüyorum.

kibar adam. otomobile biniyorum. kazadan bahsediyor. sabahın erken saatlerinde bir otomobilin önünde aniden duruveren bir başka otomobile çarptığını anlatıyor; insanlar takla atarak yoldan çıkan otomobilin yanına vardıklarında arabada sadece şoför varmış, o da kazada ölmüş.

camdan dışarı bakıyorum. içimde tarifsiz bir huzur.

Hiç yorum yok: