26 Ekim 2009 Pazartesi

ikinci körlük

araştırmalara göre önceden görüp sonradan kör olanlar, yani doğuştan kör olmayıp daha sonra hastalık ya da kaza sonucu kör olanlar eskisi gibi rüya görmeye devam ediyor. annesi, sevgilisi, mavi gökyüzü, yeşil çimen her şey geceleri gözünün önünde. bu yüzden her geceyi, her uykuyu iple çekiyor, herkes gibi rüya görüyorlar. bu anlamda herkes gibi yaşıyorlar.

ancak gün geliyor – tıp da neden, nasıl bilmiyor – rüya göremez oluyorlar. rüyalar körleri yavaş yavaş terkediyor. önceleri, son günlerde pek rüya görmediklerinin bilincine varıyorlar, sonra da giderek rüya görmediklerini farkediyorlar.

geceleri umutla bekliyorlar ‘belki bu akşam, belki bu akşam...’ diye. her sabah bir gün öncesinden daha kötü, daha karamsar, daha yıkık uyanıyorlar ve anlıyorlar ki artık bir daha rüya göremeyecekler.

ve beynin kıvrımlarında körlükten önce yaşanan, saklanan bütün görüntüler teker teker yok olup gidiyor. ne anne kalıyor ne gökyüzü ne de sevgili; sadece ebedi bir karanlık.

sadece 'ikinci körlük'...

13 yorum:

nebraska dedi ki...

gözden uzak, gönülden ırak...

yada hafızamızın bir oyunu mu bu...

yada bütün yolları aynı kapılara çıkarma eğilimi mi bendeki...

hani görmedikçe, duymadıkça eskir, unutulur ya zamanla (acaba?)... aynı mantık sanki...

yada...

verbumnonfacta dedi ki...

size güzel şeyler hatırlatmış olmayı umuyorum.

diğer yandan, sanki beni birine benzettiniz.

nebraska dedi ki...

"benzettiniz " yorumunuzu nasıl algılamak gerekir, bilemedim...

verbumnonfacta dedi ki...

çünkü varlığım eski sayılmaz buralarda. aklımdan geçen 'eskice' bir isim olsa da purp 'yenice'...

nebraska dedi ki...

sadece okuyan biri olarak var olduğum bile söylenemez "buralarda", ama sizden daha eski olmasam gerek...

aklınızdan nasıl bir isim geçer, purp ne çağrıştırır da yeni durur...

verbumnonfacta dedi ki...

üç noktayla biten sorunuz en azından benim yanıldığımı söyledi bana.

nebraska dedi ki...

üç noktanın hikmeti...

verbumnonfacta dedi ki...

üç noktaya inanırım. anlatılmaz sanılanı anlatıverir.
ama dediğim gibi purp daha önce oturduğumuz mahallelerden arkadaşım değil. eğer yanılıyor bile olsam çocukluk günlerim yaş itibariyle çok geride kaldığı için hatırlayamıyorum.
en iyisi siz benim kim olduğumu söyleyin vnf'den başka...

nebraska dedi ki...

hafızanıza haksızlık etmeyiniz...

izninizle bana söylediğinizi sizin için tekrarlayacağım,

"diğer yandan, sanki beni birine benzettiniz."

olabilir mi...

verbumnonfacta dedi ki...

düzelti: galiba beni birine benzettiniz.

ben de sizi birine benzettim ama sonrasında yanıldığımı anladım.

nebraska dedi ki...

henüz arşiv'inizde geziniyorum, bir tanıdığa benzetecek kadar okudum sayamam...

gerçi bir soruyla insan benzetilenden sıyrılabiliyor ya, ben o noktada değilim demek ki...

ama kastedilen başka bir "tanımak"sa, emin olabilirsiniz ki farkında olunan bir tanışıklık yok...

verbumnonfacta dedi ki...

o halde hoş geldiniz.
belki beraber karar veririz deniz fenerinin ışıklarını karanlığa buradan uzak durun demek için mi yoksa ben buradayım demek için mi saldığına...

nebraska dedi ki...

ışık bu, elinde değil aydınlatmamak...

neyi gösterdiği, görmek istediklerimize bağlı ne yazık ki...

sorgulamanın ardından (: ,

hoş buldum...