17 Mayıs 2022 Salı

bi' tek ben anlarım*

orada öylece, denizi seyreden park kanepelerinden birinde baktığımı görmeden oturuyordum. bir zamanlar yenmeyi hayal ettiğim ufuk çizgisi önümde iki maviyi birbirinden ayırıyor, denize gölge bırakan bulutlar üzerimde oradan oraya koşuyordu.

yanıma birisi oturdu. dönüp bakmadım. hem o günlerde, öyle bir anda yanıma oturabilecek tek kişinin kim olduğunu bildiğim hem kim olduğu umrumda bile olmadığı için. bir müddet sonra, "sen," dedi. "sen diğerleri gibi değilsin. zamanda ve mekanda ziyan olmayacaksın."

bir şey söylemedim. ama içimden geçenleri bugün bile utançla hatırlıyorum: "şimdi anlatmam gerekiyor değil mi? çünkü bu cümleden sonra bir şey söyleme sırası bana geçti."

sustum. başka zaman olsa konuşurdum ama o gün, orada, o an sustum. o da sustu. sadece kalkmadan önce bir kaç cümle kurdu. "biliyorum, üç ay bile olmadı tanışalı. seni iyi tanıdığımı da söyleyemem. ama seni herkesten daha iyi anlarım."

bu şarkı onun şarkısı değil elbette. ama onu hatırlattı. bir de ze.'yi. özellikle de, "hiç izlememiş olsaydım bu filmi/ canımı acıtırdı" dediği yer.

bugünlerde deliler gibi dinlediğim ama normal koşullarda fark etmeyeceğim bu şarkıyı bana işaret edene gelince, o kadar hüzünlüdür ki, oynayacak olsa hava olarak ankara'nın bağları'nı seçer, üstüne "ankara'nın bağları'na oyun havası muamelesi yapanın kalbini kırarım" der. bir de flört var tabiî...


Hiç yorum yok: