16 Kasım 2014 Pazar

dalgalandım da duruldum*

her ne kadar kendi şarkısı kalbimi kıra kıra olsa da, "dalgalanıp da durulurken" vesikalı yarim'i anmamak olmaz. daha doğrusu, gönül kontejanından türk sinemasının ikinci sırasına kaydettiğimiz bu 'siyah-beyaz beyaz şiir'in bir sahnesini:

sabiha halil'e tek bir soru bile soramadığı, başarısız konuşma denemesinin ardından kader arkadaşı müjgan'a gitmiştir. müjgan'nın karyolasına oturmuş ve en başından itibaren halil'le ilişkisinde aklı temsil eden, kendisini kaçınılmaz son-uçlara dair uyaran pavyon arkadaşını dinlemektedir. müjgan, "öyle susmakla olmaz. evlisin. evliymişsin, deseydin," dediğinde sabiha'nın cevabı, "diyemem," olur. iyice öfkelenen ve "niye diyemezmişsin? korkun neden?" diyen müjgan'a verdiği cevap ise o ana kadar ona aşık olmamışları bile aşık eder: "ya evet derse?"

benim için yalnızca müzeyyen senar ve nilüfer düetiyle var olmuş olacak bu şarkı içinde, ne zaman "aşık gibi sevmezsen kardeş gibi sev beni" deseler bu sahneyi hatırlar, kabul edilemezi bile kabul ettiren aşkın içindeki razılık duygusuna iman ederim.

*müzeyyen senar - nilüfer, dalgalandım da duruldum

Hiç yorum yok: