15 Ağustos 2014 Cuma

sevgiliye mektup*

sait faik, kendi ifadesiyle "bir şair kafası ya da fantazisi" gibi, bana kalırsa sanatkârane bir tavırla, "bir dakika evvel elimde kağıt kalem yokken, seninle konuşuyor ve sana yazıyordum," diye başladığı "sevgiliye mektup"unun sonunu herkes gibi getiriyor: sıradan...

"sana bahsetmek istediğim şeylerin hiçbirinden söz açamadığım için mazur gör. yazıya başlarken aklıma gelen hikâyeleri unutmazsam aynen; unutursam; başımdan her gün vakalar geçiyor -hem de hepsi seni eğlendirecek şeyler- onları yazarım.

mektupta âdet yerini bulsun diye bir yerini öpmem lâzımsa, hiçbir yerini tercih edemiyorum; her tarafından öperim."



*: inkılapçı gençlik dergisi - 17ekim1942 

1 yorum:

cecil dedi ki...

Babama mektuplarla başladım ben, minicikken üstelik..yazdığım mektuplarım hâlâ var.. Zarf kısmı ise hep benim için özel olmuştu, şimdilerde ise, şimdi dediğim on yıldır zarflarım hiç değişmedi 'diplomat zarfı diyorsun alırken, pek sevdim.. Gönderen kısmına adımı kuyruklu yazmaya ise bayılıyorum.. Ama teknoloji sekteye uğrattı elbette ptt ile olan gidiş gelişimi..
Sevdiğim birine yazdığım son mailin yanıtında ,
-seçil hayatımda aldığım en güzel mektup, mail demeye dilim varmıyor zira.. '
cümlesiyle,tekrardan bi tomar diplomat zarfını sevinçle aldırdı bana,çok değil iki hafta kadar önce ...