26 Mart 2010 Cuma

itiraf

adı beraberinde zihinlere melek imgesi düşüren modern zamanların yazıcısı cam ırmağında taştan gemiler yüzdürmeden, yani böylesi bir yolculukta hem ırmağın hem de geminin incinebileceğini söylemeden önce 'şeyh' namlı 'galib' kula ateşler denizinde mumdan gemiler yüzdürmeyi öğreten bendim.

ben, bir martının gölgesinde biteviye yüzüp duran kağıt gemilerin kaptan-ı derya paşası...

bir ilkokul atlasında gemilerim yandığında cenevizden dönüyordum, elimde mektuplar. ilkokul üçüncü sınıftaydım o zaman. işlenmiyordu büyük deftere az önce bitirdiğim günün hikayesi. ve henüz yalnızlıktan korkmuyordum. belki de bilmiyordum korkmayı.

dedim ya, ilkokul üçüncü sınıftaydım ve en çok babama inanırdım. bir de eve dönmeye.

bir akşam üstü kaldırım kenarında tek başıma otururken anlayıverdim; çok fazla çocuktum, çok büyüktü caddeler. ve karşıdan karşıya bir eli tutmadan geçmek daha icat edilmemişti.

Hiç yorum yok: