emesen, whatsapp tarzı mesajlaşma yöntemlerini kullanmış ya da kullanan herkes en az bir defa "kimle konuşuyorsun?" sorusuna maruz kalmıştır. ben de kaldım. çoğu zaman görmezden geldiğim bu soruyu görmezden gelemediğim zamanlarda ise belli etmekten çekinmediğim bir öfkeye kapıldım.
ne yazık ki o "istek"teki masumiyeti, içtenliği ancak şimdilerde anlayabiliyorum. evet, soru değil, istek...
tıpkı, sohbetin vardığı o suskunluk hâlinde muhatabımızın sorduğu ya da bizim muhatabımıza sorduğumuz, "ne düşünüyorsun," sorusu gibi.
o sırada düşüncelere dalmış, o düşüncelerin peşi sıra yollara düşmüşüzdür. ve giderek uzaklaşıyoruzdur. ve o soru gelir. soru değil aslında, istek.
"lütfen, benimle ilgilen" diyen bir istek.
"hayır adam. o tarafa gitme. o tarafa gidersen çok üzülürüz," diyen bir istek.
"n'olur yüzüme bak," diyen bir istek.
"olmaz bir trenden inmişim:/ sadece yüzüme. yüzüme bir bak!"* diyen bir istek.
*: süleyman çobanoğlu, aşk mektubu
ne yazık ki o "istek"teki masumiyeti, içtenliği ancak şimdilerde anlayabiliyorum. evet, soru değil, istek...
tıpkı, sohbetin vardığı o suskunluk hâlinde muhatabımızın sorduğu ya da bizim muhatabımıza sorduğumuz, "ne düşünüyorsun," sorusu gibi.
o sırada düşüncelere dalmış, o düşüncelerin peşi sıra yollara düşmüşüzdür. ve giderek uzaklaşıyoruzdur. ve o soru gelir. soru değil aslında, istek.
"lütfen, benimle ilgilen" diyen bir istek.
"hayır adam. o tarafa gitme. o tarafa gidersen çok üzülürüz," diyen bir istek.
"n'olur yüzüme bak," diyen bir istek.
"olmaz bir trenden inmişim:/ sadece yüzüme. yüzüme bir bak!"* diyen bir istek.
*: süleyman çobanoğlu, aşk mektubu