ölüm döşeğindeki son sözlerinin, "ışık, biraz daha ışık," olduğu anlatılan goethe, bu dört kelimeyi söylemekle, "gerçek"in ışığını değil de sadece perdelerin açılmasını istemiş olabilir mi?
goethe'nin dillendirdiği "ışık" arzusunun bir bebeğin rahimden çıkışıyla ilişkilendirildiğini duydum da thomas bernhard "amca"nın iddiasını ilk defa duyuyorum.
eğer "amca"nız haklıysa, kullanışlı bir malzeme bir çok kişinin elinden alındı demektir.
kaldı ki, daha güzelini güzel bir kadın söyledi: "ey, iki adımlık yerküre/ senin bütün arka bahçelerini/ gördüm ben!"
Nilgün Marmara'nın kalbimizde ruhumuzda yeri ayrıdır da Thomas Bernhard "amca"nın içli deyişi bu iki kelimenin birbirine ne kadar yakın olduğu gibi geldi bana daha çok. Goethe'nin aslında başka bir şey söylediği iddiasından çok, diğerini de söylemiş olabileceği ihtimalinin bize yakın gelmesi. Ne diyorum ben:) bilmiyorum.:) "amca"nın iyelik haline gelince, kendisi emeklilik günlerinde karadenizin bir köyüne yerleşmiş bir emekli gemi kaptanı olarak, toprağın durağan ağırbaşlı halini keşfediyor, hayatı denizde sürekli bir yolculukta geçmişken. Thomas Bernhard'la yakından uzaktan ilgisi yok:)
hem goethe'yi hem bernhard'ı boşverip "atalet"in tanımına dönüşmüş amcanızdan konuşalım.
demek, dünyanın bütün limanlarının yorgunluğu omuzlarında bir adam amcanız. bir ağacın altındaki çimenleri kendine yatak yapıp aynı ağacın dalları arasından gökyüzünü seyredebilme ödülünü çoktan hak etmiş.
" ..Ama Goethe'nin son sözleri aslında Mehr licht! (biraz daha ışık!) değil, Mehr Nicht! (İstemem Artık) oldu."
YanıtlaSilbakınız Thomas Bernhard amca.
goethe'nin dillendirdiği "ışık" arzusunun bir bebeğin rahimden çıkışıyla ilişkilendirildiğini duydum da thomas bernhard "amca"nın iddiasını ilk defa duyuyorum.
YanıtlaSileğer "amca"nız haklıysa, kullanışlı bir malzeme bir çok kişinin elinden alındı demektir.
kaldı ki, daha güzelini güzel bir kadın söyledi: "ey, iki adımlık yerküre/ senin bütün arka bahçelerini/ gördüm ben!"
Nilgün Marmara'nın kalbimizde ruhumuzda yeri ayrıdır da Thomas Bernhard "amca"nın içli deyişi bu iki kelimenin birbirine ne kadar yakın olduğu gibi geldi bana daha çok. Goethe'nin aslında başka bir şey söylediği iddiasından çok, diğerini de söylemiş olabileceği ihtimalinin bize yakın gelmesi. Ne diyorum ben:) bilmiyorum.:)
YanıtlaSil"amca"nın iyelik haline gelince, kendisi emeklilik günlerinde karadenizin bir köyüne yerleşmiş bir emekli gemi kaptanı olarak, toprağın durağan ağırbaşlı halini keşfediyor, hayatı denizde sürekli bir yolculukta geçmişken. Thomas Bernhard'la yakından uzaktan ilgisi yok:)
hem goethe'yi hem bernhard'ı boşverip "atalet"in tanımına dönüşmüş amcanızdan konuşalım.
YanıtlaSildemek, dünyanın bütün limanlarının yorgunluğu omuzlarında bir adam amcanız. bir ağacın altındaki çimenleri kendine yatak yapıp aynı ağacın dalları arasından gökyüzünü seyredebilme ödülünü çoktan hak etmiş.
tadını çıkartsın isterim.
herşey olabilir...
YanıtlaSilkesin olan ; o anın sihirli olduğu..
evet sanırım çıkartıyor : )
YanıtlaSil(bunu yazayım bir gün blogumda)
Ah, bende ataletin tanımına dönüşmek istiyorum :)
@cecil,
YanıtlaSilhayatın her anı başlangıçtan bitime büyülü.
@semiaa,
lütfen yazın. okuyalım.
atalet fonetik olarak bile çok güzel.