8 Haziran 2025 Pazar

deli ibram 'zeybeği'*

sevdiğim değilse de çok sevdiğim şeyler hakkında konuşmaktan imtina ediyorum galiba. bu açıdan bakınca, "söylenmemiş söz" kendini gerçekleyen bir kehanet gibi.

meseleye belli bir disiplin altında yaklaşmayı tercih etmediğim, dahası bilmediğim için söz konusu bahiste bana temas eden ne varsa anlatmak, not düşmek istiyorum çünkü. bu durum da hem konuyu dallandırıp budaklandırıyor hem de beni yoruyor.

düşünün, neredeyse on beş yıldır devam eden bir ricardo reis'in öldüğü yıl yazısı var. (bu arada, doğrusu "reis'ın" olmalı. ve romanın henüz izleyemediğim bir filmi var artık.) zaman zaman okuyorum, en iyi yirminci yüzyıl romanı listemi alt üst eden bu romanı o kadar çok yerinden tutmuş, hevesle anlatmaya niyetlenmişim ki ben bile yoruluyorum.

ama yine de, bu dört yüz sayfalık romanda bu kadar şey görebildiğim/bulabildiğim için kendimle gurur duyuyorum. çok kullanmış olmasam, uzanıp yanaklarımdan öpüyorum, bile derdim.

"burada, denizin bittiği yerde ve karanın beklediği yerde."

*

zamanla türlü oyunlarla bahsetmeyi öğrendim çok sevdiklerimden. belki bir hatırlayan çıkar; deli ibram divanı'ndan da ödülleri bahane ederek konuşmuştum. tiyatrosever olsaydım tiyatrosunu dile dolardım. ama hayır.

müzik seviyorum ama. üstelik her türden müzik dinlemeyecek kadar da kendime saygım var. deli ibram 'zeybeği'ni dinleyecek kadar da zevkim...

melih yeşilbağ'ın başının altından çıkmış bu şarkı. deli ibram divanı'ndan esinle.

elbette romanın ruhuna uygun bir şekilde zeybek olmalıydı. denizin tuzunu, rüzgârın serinliğini hissedecek, izmir sokaklarında dolaşacaksınız.

biraz dikkatli bakarsınız, suyun karşı yakasını ve bir zamanlar bize ait mavi gözlü bir şehirde doğan büyük kahramanı da görebilirsiniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder